Bilindiği üzere camiamızda Ülker’in çok özel bir yeri vardır. Ülkerin özel oluşu ürünlerinin kalitesinden öte –ürün kalitesini düşük bulduğum anlamına gelmez- kurucusu Sabri Amca’nın –bizim cenahtaki birçok insanın ifadesiyle- alnındaki secde izinin hatırınadır. Sabri Amca’nın yetiştirdiği oğullarının da aynı terbiye üzerine olduğu ve ülkesine bağlı, milli olana rağbet eden tutumlar üzerine olmasının hatırınadır. İnsandır hata yapar kabilinden karşıladığımız hallerin telafisi ancak bir Müslüman’ın kardeşin Müslüman kardeşini uyarması ile olur. Bu nev’i bir uyarı için aynı zamanda fedakarlık da içeren istifaların hoş karşılanması gerekirdi. Murat Ülker’in Mütevelli Heyeti Başkanı olduğu Şehir Üniversitesi’ndeki rektör krizi ve onurlu duruş sergileyen akademisyenlerin tavırlarından bahsediyorum. Konunun özeti kendisini hiç tanımadığım ama davranışını takdir ile karşıladığım Fahrettin Altun’un kaleminden şu şekilde kamuoyuna yansımıştı:
“Birkaç gün evvel elime bir mektup geçti. İş mahkemesinden göndermişler.
Mektupta İstanbul Şehir Üniversitesi’nin bana dava açtığı yazılıydı.
Murat Ülker’in mütevelli heyet başkanı olduğu üniversite, benden hatırı sayılır miktarda bir para istiyormuş.
Bunun için mahkemeyi yardıma çağırmışlar. Sözleşmeyi tek taraflı feshettiğim söylenmiş. İstifa tek taraflı olunca demek, böyle oluyor.
Bir de istifa dilekçesinde gerekçe göstermediğim yazılmış. Niye istifa ettiğimi sağır sultan duydu halbuki.
En ilginci de, üniversitede çok önemli görevler alan biri olarak üniversiteye “algı operasyonu” yaptığım söylenmiş.
Yok daha neler!
Bu memlekette algı operasyonunun alasını kaç yıldır paralel yapı medyası yapıyor.
Ve az kalsın üniversitenin başına o medyadan bir isim rektör atanacaktı.
Murat Ülker’in mütevelli heyet başkanı olduğu sevgili üniversite(m)!
Önce şunu açıklığa kavuşturalım. Ben doğru olduğuna inandığım bir şey yaptım.
Beni ben yaptığına inandığım değerler adına hareket ettim.
Kurucularından biri olduğum “üniversitem”den istifa ettim.
Bu birkaç lüzumsuzun küçümsediğinin aksine benim için hatırı sayılır bir fedakârlıktı.
Ama bunu yaparken hiç tereddüt etmedim. Hiç hesap yapmadım.
Değerlerime açıkça karşıtlık içinde olan, paralel yapının medyasında köşe yazarlığı yapmış bir ismin benim kurucuları arasında yer aldığım üniversiteye rektör olarak atanmasını bünyem kaldırmadı.
Burhanettin ve Medaim’in de kaldırmadı. Bir bildiri ile derdimizi bütün kamuoyuna duyurduk.
İstifamız kamuoyunda büyük tepki yarattı.”
Mezkur durumla ilgili Ülker/Şehir Üniversitesi’nin iş sözleşmeleri v.s. gibi kurumsal ezberlerden uzak insani ve erdemli bir duruş göstererek ortaya koyduğu yanlışlığı düzeltmesini doğrusu çok arzu ederiz. Bu istifaların yanlış olduğunu düşünüyorsanız neden rektör değişikliğine gittiniz yok rektör değişikliğine gittiyseniz neden istifa edenlere kızıyorsunuz? Zira yanlıştan dönmenin erdemliliği bir yanlışı sürdürmenin ağırlığından çok daha evladır.