Bir yanda Rus uçakları Halebimizin üzerine yeniden bombalar yağdırırken, Türkiye-Suriye sınırının kapatılması için dünya kamuoyunda yaygara yapmakta, diğer yanda, Ortadoğuda her türlü şeytanlığı çok taraflı uygulayan ABD, DEAŞ’in elindeki, Menbic’den Mare’ye kadar olan hattın temizlenmesi için Ankara ile anlaştıkları haberi verilmektedir.

Reis’in, şeytanın ifritliğini yapan AB’ye yönelik, “biz yolumuza gidiyoruz. Sen de yoluna git” şeklindeki sözlerine Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier, “Biz anlaşmaları devletlerle yaparız, şahıslarla değil” diye aklınca ‘Reisi’ devre dışı bırakarak içimizdeki işbirlikçilerine mesaj veriyor…

Terör örgütleri PKK/PYD/DEAŞ (Afrin, Azez, Tanab Cerablus, Sarrin ve Ayn El arab PYD elinde/ Mare, Menbiç, Teşrin DEAŞ elinde) kontrolünde olan KİLİS merkezli Reyhanlı-Halep-Cerablus hattı, bizim için stratejik bir öneme haizdir.

Türkiye’mizin, Koalisyon güçleri, Rusya ve İran gibi fiilen Suriye’de bulunmayışı ve Ortadoğu bataklığının içinde fiilen savaşan bir taraf olarak bulunmayışı, ‘Bedir Gazvesi’ ile Medine’ye ihsan edilen niğmetler gibi bir niğmet kazandırmıştır.

Biliyorum, Nato merkezli ‘Derin Devlet’ stratejileriyle vatanımızın yönetiminin kripto gayri müslim burjuva azınlık eliyle dizayn edildiği dönemlerin, oryantal ulusalcı seküler erki ve mukabili oryantal İslamcı enteljiyansya paradoksu üzerine inşa edilen mantığa bizim ‘Derin Millet’ merkezli kavramsallaştırmamız ters gelecektir.

Bilenler bilir, Yesribi Medine kılan hicret’imizden sonra Bedir gazvemizle ağır bir yenilgi alan müşrikler, ticari ve stratejik ulaşım yollarını kaybetmişlerdi.

Bedir Gazvemizden 1 yıl sonra müşrikler Ebu Süfyan’ı Medine’mize saldırmaya ikna ettiler.

Uhud Gazvemiz, her zaman ve her durumda, kendisinden ibretler çıkarılacak bir çok hikmetleri bünyesinde barındırmaktadır.

Peygamberimiz efendimiz (SAV) müşriklerin ordusunu Medine’de karşılamak kararındaydı. Düşman ordusunun Medine’nin ekili arazisini tahrip etmesi nedeniyle kızan Ensar’ın ısrarı ile bin kişilik bir orduyla müşriklerin Medine’nin 5.5 mil. dışındaki Uhud’da karşılanması kararı alındı. Münafıkların ayrılmasıyla 700 kişilik bir kuvvete inen sahabelerle Uhud’a varıldı.

Ordunun arkasını emniyete almak üzere ‘Ayneyn‘ tepesine her ne pahasına olursa olsun bu tepenin terkedilmemesi emriyle okçular yerleştirildi.

Uhud savaşı seyri içinde bozguna uğrayan müşrikler kaçtığı görülünce komutanlarının emrini dinlemeden okçuların bir çoğu tepeyi terk ettiler.

Mekkeli müşriklerin komutanlarından Halid bin Velid durumu farkedince arkası savunmasız kalan ordumuza saldırdılar. Neticede, Peygamberimiz Efendimiz (sav) yaralandığı ve Hz. Hamza (ra.) ile birlikte birçok sahabeninde şehit olduğu Uhud gazvesi, her iki tarafın ağır kayıplar vermesiyle neticelendi.

Mekke müşrikleri kin ve nefretleriyle Uhud şehitlerimizin kulak/burun gibi uzuvlarını keserek (müsle) savaşın bedelini ağırlaştırmış oldular.

Tekrar Medine’ye müşriklerin saldıracağı haberi gelince, Medine’ye 8 mil. uzaklıktaki Hamraülesed beldesinde müşrikleri karşılamak üzere 5 gün beklendi…

Suriyemizde kim hangi bölgeyi işgal ederse etsin, siyasi, ekonomik ve ticari ulaşım açısından Stratejik olarak Türkiye’mize muhtaçtır.

Ehli küffarın ve  bölgesel işbirlikçilerin oluşturduğu Ortadoğu savaş bataklığına fiili olarak bulaşmamakla hem zaman kazandık, hem de muhacir kardeşlerimize kucağımızı açmakla Allah’ın inayetini kazandık.

Zaman ve inayet ‘Bedir’ gibi bir kazançtır.

Şimdi bizi bu kirli savaşa bulaştırmak için içerde terör örgütlerini kullanarak, dışardanda politik baskı stratejileri ile bir iç çatışma bize ihale edilmek istenmektedir.

Güçlü bir iktidar ve ‘Başkan’ gibi devleti ve milleti yumruk gibi bütünleştiren bir cumhurbaşkanını alaşağı edebilmek için içerdeki bütün şer güçleri ehli küffar ile kolkola her türlü hile ve desiseyi kullanarak bizimle mücadele etmektedir.

Bu bağlamda, önümüzdeki 2-3 yıl bizim için zorlu yıllar olacağı gibi AB ülkeleri başta olmak üzere dünyanın bir çok bölgesinde ciddi iç karışıklıklar başgösterecektir.

Kilis’imizin yani Reyhanlı-Halep-Cerablus hattının korunması çok önemlidir.

Türkiye’miz, İslam coğrafyasının ‘Medine’sidir ve Ayneyn gibi okçular tepesidir vesselam…