Mahir Çayan, Türkiye de, solun var olduğu günden bu güne geçen süreç içinde, umudunu ”Genç Subayların” yapacağı darbe ile iktidar olmaya bağlayan Türk Solundan yolunu ayırmış Marksist bir devrimcidir.

1967 yılında Fransa’ya yaptığı yolculuktan sonra Latin Amerika sol mücadelesi ile tanışınca, bu gün Türk Solunu Amerikancı yapan damardan kopmuştur…

Mahir Çayan, Türkiye’nin en kaotik ve anarşik döneminde, “Emperyalizmin işgali altındaki ülkelerde bu çark hep böyle döner. Ülkemizde de parçalanana kadar bu çark hep böyle dönecektir… Çark dönmesine devam edecek; cuntalar birbirini takip edecektir. Kimileri ‘Atatürkçü, laik’ kimileri ‘reformcu’ diye lanse edilecek, yurtsever aydınlar her defasında yeni bir umutla yeni gelenlere bel bağlayacak, sonra yanıldıklarını anlayacaklar…” tespitinde bulunacak kadar bilinçlidir…

22 Mayıs 1971′ de İsrail Başkonsolosu Ephraim Elrom’un kaçırılıp öldürülmesi gibi yaptığı eylem tarzı,  bu gün küresel güçlerin içimizdeki trolleri, ajanları durumuna gelen ‘Türk Solu’ndan onu ayıran farklı ‘Milli’ çizgisidir.

Bu çizgisi üzerinden bakıldığında, eğer Mahir Çayan yaşasaydı, emperyalist küresel güç ve onun bölgesel kuklası yönetimlerine değil onların ablukaya aldığı Katar’a destek verirdi demek abes olmasa gerekir.

Hele ki, Alman terör örgütü haline gelen DHKP-C ve emperyalist küresel güçlerin lejyonerleri/Paralı askerleri ve politik organizatörleri haline dönüşen PKK, YPG, PYD, PJAK, HDP vs. gibi Türkiye’nin parçalanmasına yönelik savaşan terör örgütleri ile savaşırdı.

Yaşadığı süre içinde, yaptığı eylemlerin olumlanıp/olumlanmaması, ideolojisi vs. başka bir tartışma konusudur…

Amacım bir Mahir Çayan hikâyesi anlatmak değildir.

Amacım şudur; Emperyalist Küresel Güçlerin Türk Solunu, siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel, sanat ve medya gibi her sahadan başlayarak üniversitelerden entelektüel ve gündelik hayatın her kademesinde, gönüllü birer ajanı haline getirmiş olmasına gönlüm razı değildir…

Türk solunu bu tuzağa, CHP’nin, solculuğun münafıklığı olan ‘Ortanın Solu’ hikâyesiyle düşürdüğü kanaatindeyim.

Türk Solu’nun özü nedir diye bana sorarsanız vereceğim çok yalın ve çarpıcı bir cevaptır. Türk Solu’nun özü ‘Türk’tür. Ya da  ‘Türk’ olmayan sol öz olamazdır. ‘Türk’ doğulan bir şey değil, ‘olmak’ ile ilgili olunan bir şeydir vesselam…