Anayasa Komisyonu’ndaki görüşmeler beklenildiği üzere gergin geçiyor. Toplantılarda iki taraf var. Bir yanda Türkiye’yi kaosa, siyasi belirsizliklere, ekonomik krizlere yol açan parlamenter sistem yerine, devleti beynelmilel bir güç olma yolunda hedeflerine koşturacak olan başkanlık sistemi için “milli iradeye” başvurmak için çaba sarf eden AK Parti ile MHP’nin “Milli ittifakı”, diğer yanda ise üst aklın sözcülüğünü üstlenip, 3-4 harfli terör örgütlerinin kalleş eylemlerinden medet uman, kanlı tehditlerde bulunan, milli iradeyi tanımayacağını ilan ederek 1923-1950 arasındaki dikta aşkının alevlendiğini duyuran CHP var.
Türkiye’yi ileriye götürmek için herhangi bir teklifleri, önergeleri, eleştirileri yok; deyim yerindeyse memleketin lehine akıttıkları tek damla terleri yok. Tarihi rolleri gereği yaptıkları en iyi işi olan “Bozgunculuk”ta sınır tanımıyorlar. DHKP/C sloganları atacak, Kemalist-PKK’lı-FETÖ’cü ittifakı sokağa davet edecek kadar çıldırmışlar. Hâlbuki milleti temsil etmek, milletin taleplerini yerine getirmek vaadiyle seçilmişlerdi. CHP ya da ittifak kurduğu HDPKK, FETÖ her kim olursa olsun, elinde ne kozu varsa oynasın, istedikleri alçaklığı, hainliği yapsınlar ne başkanlıktan ne de onun yolunu açacağı Büyük Türkiye hayalinden vazgeçmeyeceğiz. Milli irade mutlaka tecelli edecek…