Tüm spor otoritelerinindediği gibi bir anlamda Avni Aker’deki son maçtı; bir başka deyişle veda maçıydı Trabzonspor’un ligin ilk yarısının bu son maçı. Öyleyse bu vedaya da görkemli bir final lazımdı. Tribünler olabildiğince doluydu tüm şehir ve herkesler muhteşem bir galibiyetle Avni Aker’e veda etme arzusundaydı. Tabii ki ülkenin iki büyük kulübünün tüm maçları herzaman önem ve aksiyon arz etsede pazartesi akşamı oynanan maç diğerlerinden farklıydı yani dahada duygusal bir anlamı vardı. Kısmet o ki iki takımında bu anlamlı gecede yollarının kesişiyor olması kaderinde bir cilvesi olsa gerek diye düşünüyordum. Bu vedaya münhasır rakibin Fenerbahçe olması avantajmıydı, dezavantajmıydı bu da ayrı bir meraktı. Öyleki sezona kötü giriş yapan Trabzonspor da ligde ilk yarının sonuna gelmiş olunmasına rağmen taşlar bir türlü yerine oturmak bilmedi. Birçok sıkıntılar camiada baş ağrısı yarattı bir türlü geçmek bilmeyen bu ağrıya belkide ilaç olacak bir fırsattı Fenerbahçe maçı. Ama unutulan tek şey ise her ilaçta olduğu gibi bu ilacında Lens ve Sow gibi yan etkileri vardı.
Keskin sirke küpüne zarar…
Oysaki maç öncesi herşey Trabzonspor lehine gelişiyordu yani olası bir galibiyet kaçınılmaz görünsede arada iki takımın teknik adamlarının şekillendireceği oyun formatıda önemliydi. Fenerbahçe’nin en önemli eksiği birinci bölgesindeydi başta tandem oynayan iki sigortasından biri Skrtel cezalı olduğundan takımdaki yerini alamayışıydı aynı zamanda bir diğer son dakika sıkıntısı ise sol bekte Hasan Ali Kaldırımın hastalanması ve forvet hattında Volkan Şenin olmayışıydı. Defanstaki kurgunuzdan iki eksik oyuncunuzun oluşu her takım için sıkıntıdır. Maçın ilk onbeş yirmi dakikalarına kadar Trabzonspor daha istekli bir görüntü içerisindeydi. Ama maçın 27. dakikasında kornerden gelen ortaya De Souza’nın kafa vuruşu ağlara giderken Trabzonlu oyuncu Yusuf’un elle müdahalesi penaltı ve beraberinde kırmızı kartı getirdi. Fernandao penaltıyı gole çevirince oyununda bütün dengeleri değişmiş oldu. Sonrası Trabzonspor için stres gerilim sinir harbiydi Başta Zeki Yavru ve Uğur Demirok olmak üzere olası başka kırmızı kartlara davetiye çıkarır nitelikteydi. İki oyuncuda her girdikleri ikili mücadelelerde deyim yerindeyse çok agresif görüntü çizdiler yani keskin sirke misali kendi küplerine zarar verdi.
Muhteşem ikili Lens ve Sow…
Özellikle Lense ayrı bir parantez açmak gerek. Öyle bir futbol zekasına sahipki bir forvet oyuncusu rakip defansı ancak bu kadar yıpratır. Bakın bu oyunda çok güzel çalımlar atabilir çok etkili adam geçer hatta eksilte bilirsiniz ama rakip oyuncuyu zehirlemek de ne olaki… Futbolda böyle bir oyun şekli varmı? Yok, lakin ben bunu Lens’te gördüm. Lens tamda bunu yapıyor hemen hemen rakibini bire bir yakaladığı her pozisyonda zehirleyici bir şekilde geçerken moral ve fizik olarak da oyundan düşürüyor. Birde üstüne tribün baskısı gelince zaten hepten oyuncu oyundan kopuyor tıpkı Onazi’de olduğu gibi. Sow’un golünde yaptığı asist ise rakibini takım halinde tüketir cinstendi keza kendi kaydettiği goldede öyleydi. Yani Lens topu ayağına her alışında yerli yabancı önüne kim geldiyse kattı götürdü banamısın demedi havai fişek misali vitesini yükseltip rakip takımda deyim yerindeyse infial yarattı. Muhteşem ikilisi Lens ve Moussa Sow son maçlarda futbol dili olarak çok iyi bir frekans yakaladılar bu çok net. Bu ikilinin harika uyumu Fenerbahçe’de naçar bir durum oluşturmakta. Şöyle ki, her iki yıldızda Fenerbahçe’de kiralık bu konuda yönetimin elini çabuk tutması gerek yoksa bu oyuncularda gözleri olan birçok kulüpler pusuda beklemekte benden söylemesi. Sonra yok biz duymadık yok biz bilmiyorduk gibi şeylere Fenerbahçe yönetimi sığınmasın…
Allaha emanet olun…