TOKİ, ucuz konut üretiminde marka olmayı başardı ama Türk tipi konut üretimi konusunda sınıfta kaldı.
Dahası TOKİ’nin hiçbir zaman böyle bir düşüncesi, fikri; yani Türk Tipi Konut Projesi olmadı, olamadı.
Neden olmadı ve neden olamadı?
Başbakanlığa bağlı bir kurumun, Başbakanlığın imkân ve yetkilerini kullanırken Avrupa’dan tornistan projeleri kesip, kopyalayıp, yapıştırarak projelendirmekten ziyade Başbakanın ve Cumhurbaşkanı’nın hassasiyetlerini faaliyet alanında göstermesini beklerdik.
TOKİ Başkanı acaba hiç merak etti mi, ürettikleri evlerde yaşayan 60 yaş üzeri insanlar nasıl abdest alacak!
80 – 90 santim yüksekliğindeki lavabolara ayaklarını nasıl kaldıracak.
Evlerdeki yaşlılar ve hastaları düşünerek neden abdest almalarını kolaylaştıracak bir çözüm üretilemedi şimdiye kadar!
Hem fazlasıyla zaman kaybı ve eziyet içinde insanlar, TOKİ tarafından üretilmiş modern, çağdaş, lüks konutlarda banyo musluğunun altına bir leğen, oturacak bir iskemle koyarak abdest almaya çalışıyorlar.
Çünkü TOKİ, konutlarında piyasadaki Ce ve TSE sertifikalı malzemeler kullanıyor.
Bunlar da Türk tipi insan yerine Avrupalı için tasarlanmış, bu ölçülere göre uygulanmaya konulmuş malzemeler.
Türkiye’nin konut üretiminde öncü markası olmasından ziyade sosyal sorumluluk hassasiyeti beklediğimiz TOKİ, şimdiye kadar bu meseleyi hal yoluna koyacak bir adım dahi atmadı.
Biz bu meselenin hallini elbette TOKİ haricindeki özel sektör müteahhit ve mimarlardan da bekleyebiliriz.
Lakin özel sektör talebe göre iş yapar. Şimdiye kadar yaşlıların abdest alması ve fizikî çevrenin Müslümana uygun hale getirilmesi için bir adım atılmış yani bir arz ve talep oluşturulmuş değil.
Bunu TOKİ ve benzeri kurumlar yapmalıydı. Sadece ürettiği konutlarda değil, faaliyet sahası olan her yerde; hastanelerde, sanayi bölgelerinde, camilerde, ürettiği okullarda, fizikî çevrenin Müslümana uygun hale getirilmesine öncülük yapabilmeliydi.
Bazı seramik firmaları abdest almak için hususi lavabolar üretmiş.
TOKİ bu malzemeleri kullanmakta öncü olabilirdi.
TOKİ bu konuda bir AR-GE oluşturacak kapasiteye bile sahiptir.
Ne var ki bu meseleyi gündemine hiç almadı.
TOKİ bunu başarabilmiş olsaydı, üstad Sezai Karakoç’un bir şiirinde temas ettiği gibi ‘Evleri balkonsuz yapan mimarlarla’ çalışmasını isteyecektik.
Ve fakat o aşamaya henüz gelemedik.
Bu gidişle de gelecek gibi görünmüyoruz.