Shakespeare’in başyapıtlarından biri olan Hamlet’i iyi bir tiyatro seyircisiyseniz Devlet Tiyatroları veya İBB Şehir Tiyatroları sahnelerinde muhakkak izlemişsinizdir. İngiltere’de National Theatre’da izleyenlerin sayısı ise oldukça az bir gruba tekabül eder herhalde. E Londra’ya gitmek imkân gerektirir, bir de üstüne tiyatro bileti eklenince ekonomik durumunuzun biraz iyinin üstü olması icap eder. Hal böyleyken geçen yıl Salon İKSV güzel bir etkinlik yaptı, Sherlock Holmes adlı tv dizisinden tanıdığımız Emmy ödüllü başarılı oyuncu Benedict Cumberbatch’ın Hamlet’i canlandırdığı oyunu Türk seyircisinin ayağına getirdi. Sonia Friedman Productions yapımı ve Lyndsey Turner’ın yönetmenliğinde, ciddi bir prodüksiyonla kayda alınan oyun, izleyenlerde canlısı kadar tesir bıraktı desek yalan olmaz. Daily Telegraph’ın “5 yıldızlı bir Hamlet” diye övgüler yağdırdığı oyun sezon boyunca kapalı gişe oynamakla beraber 25 ülkede 1400 sinema salonunda canlı olarak yayınlanır ve 225 binden fazla seyirciye ulaşarak bir rekor kırar. Yani tiyatro oyunu sinema filmi gibi beyazperdeden yansır. Başrol oyuncusu Cumberbatch da sinema gösterimlerini destekleyerek “Oyunu erişilebilir hale getirebilmenin en şahane yolu” olarak nitelendirir.
Cumberbatch’ın sahnede canlı performansını izlemenin etkileyiciliği elbette beyazperdeyle kıyaslanamaz. Çünkü tiyatro dediğimiz hadise sanatçı ve seyircinin karşılıklı kaldığı o anda izlenendir. Ama görülüyor ki, videosunu izlemekte oyun kalitesi yüksek ve başarılıysa tiyatroya karşı olumsuz bir durum oluşturmuyor. Hatta insana içten içe bu yıl kenara üç beş fazla koyayım da, Londra’ya gidip şu oyunu bir de canlı izleyeyim dedirtiyor. Bu kısmı önemli, buraya döneceğiz.
1 Haziran itibariyle THY ile İBB Şehir Tiyatroları arasında bir protokol imzalandı. Yapılan anlaşma neticesinde yurt dışı uçuşlarında Şehir Tiyatroları’nın en popüler oyunları uçak içi eğlence kapsamında yolcularla buluşacak denildi. Bu yeni gelişmeye dair Zihni Göktay ve Nilgün Kasapbaşoğlu gibi usta oyuncuların da yer aldığı bir tanıtım filmi geçen haftalarda ekranlarda dönmeye başladı. Haziran ayı boyunca Saadet Hanım, Geç Kalanlar, Pollyanna, Karıncalar ve Hayal-i Temsil oyunları İngilizce alt yazıyla birlikte yerli ve yabancı yolcuların da izleme imkânı bulacağı belirtildi. Lakin tepkiler gecikmedi elbette. “Tiyatro zaten kan ağlıyor, bir de bunu sinema gibi yaparsanız mezarını kazmış olursunuz” dedi bir yazar. Bazı oyuncular alınan bu kararın yüreklerini dağladığını, içlerini burktuğunu ifade eden tweetler attı. Herkesin kendince haklı olduğu tarafları var elbette.
Türk tiyatrosu adına son yıllarda artan özel grupların, iyileştirmelerin, destek fonlarının, yapılmaya çalışılan yerli oyunların ümit vadetmesinin yanında henüz oturmadığı dil, biçim ve üslup konusunda dünya çapında olması gerektiği yere ulaşamadığı bir gerçek. “Eleştirilerden biri geçmiş oyunları izlettirin ama sezonda oynanan oyunu izlettirmek olmaz” şeklindeydi. İngiltere’deki Hamlet’ten o yüzden bahsettik. Ve yukarıda kaldığımız yerden devam etmek gerekirse eğer oyununuz, tarzınız, tiyatroyu sunuş şekliniz kaliteli ise seyircinin onu canlı izleme istediğinden vazgeçeceğini sanmıyorum.
Evet televizyonlarda, şimdilerde çok popüler olan güldürü skeçleri fazlasıyla talep görüyor olsa da, tiyatronun gerçekte tadını alan bir seyirci sahneleri zaten boş bırakmaz/bırakmıyor da… Mesele “Tiyatronuza ne kadar güveniyorsunuz?” sorusuna cevap vermekle başlıyor…