Nostaljik bir eğlence midir tiyatro? Sinemanın şaşalı filmlerinin arasında sahnede bir hikayeyi canlı izlemek demode mi sayılıyor? Metropol yaşantısının içerisinde üç saat iki perde bir oyuna “Kim vakit ayırabilir” mi diyoruz? Televizyondaki komedi programları bize yetiyor mu? Sosyal medya ile kısa videolar izleyip sanatsal açlığımızı körelttik mi yoksa? Tiyatro öldü mü, ıssız acun kaldı mı? Biz tiyatronun tam olarak neye tekabül ettiğini doğru anladık mı? Kültürel gelişimimiz içerisinde tiyatro ne gibi katkılar sağlıyor bize?

Tüm sorularımın cevabını siz düşünedurun, ben tiyatro üzerine suallerime devam edeyim. Son yıllarda özel tiyatrolar oda sahnelerinde birbirinden farklı oyunları sergiliyor. Bazı mekanlar kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalırken, bazıları da yeni yeni mekan açıyor.Ödenekli tiyatrolar gün ortasında bile dolu salonlara oynarken karamsar durmak istemem. Türk Tiyatrosu ile ilgili “İzleyici kültürümüzü oluşturamadık” eleştirisini yapanların karşısına“Sene olmuş bilmem kaç, halen bunu mu konuşmalıyız?”diyenler geliyor. Batı’da teknolojinin sahnelere misafir olduğu prodüksiyonları izlerken, bizde halen bakanlık desteklerinin kime verileceği tartışmaları gündemimizi meşgul ediyor. Gelişmek, üretmek adına çok az gündem oluştururken ben nasıl soru sormayayım!

Türk Tiyatrosu’nun sorunları diye bir başlık açsak, liste Gılgamış Destanı gibi uzayıp gider. Yerli eser eksikliğinden yazar sıkıntısına, salon imkansızlıklarından oyuncu haklarına kadar başımızın tacı çözümsüz sorunlarımızla 2017 yılına da girdik. Peki, yeni yıldan neler bekliyoruz tam olarak? Türk Tiyatrosu adına dertlenmemiz gerekiyor mu mesela? Dünya çapında adını duyurmuş oyunlarımızın olmaması bir dert sayılabilir mi? Kendi kültürümüzü tanımadan yazdığımız eserlere izleyici bulamayışımızı nasıl çözeceğiz peki? Alternatif mekanlar açarken belli bir kesime hitap etme çelişkisinden ne zaman kurtulacağız? Çok mu soru soruyorum? Çünkü bunlar kafamızı meşgul eden meseleler. Türk Tiyatrosu dediğimiz,Darülbedayi’den itibaren ömrünün yüz yılını geride bırakmış Cumhuriyet sonrası tiyatro anlayışı nerede hata yaptı? Anadolu’da hiç tiyatro oyunu izlememiş insanlara neden ulaşamadık?

Her soruya verilecek cevaplarınızı, savunmalarınızı bir köşeye koyun şimdilik. Sonuç olarak ne durumdayız! Hani diyorlar ya “büyük resme bakın”, işte öyle durup bakıyor mu sanatçılarımız, yazarlarımız, yetkililerimiz, yapımcılarımız, sermaye sahipleri? Tiyatro denildiğinde insanların zihninde ya siyasi kavgalar, ya da gayri ahlaki oyunlar kalıyorsa kabahat kimdedir? Derdim bağcıyı dövmek değil, biraz daha tiyatroya dikkatle bakmamız için kendi kendimize sorularımızı çoğaltmak. Mesela halen oyuncu haklarını kültür politikaları içerisinde doğru savunabilecek yaptırım gücü oluşturan derneklerimiz yok. Dernek hiç yok demiyorum. Var ama ikindi çayı içmekten öteye gidemiyoruz. Kızmayın ağalar, her sanat dalı gibi tiyatro da kimsenin tapulu arsası değil. Açık oluyor muyuz mesela, başka görüşlerin varlığına tahammül ediyor muyuz? Birbirimizin oyunlarını izleyip sırf daha iyisini yakalamak için önerilerde bulunuyor muyuz? Yoksa haberi yok mu kimsenin kimseden!

Ünlü olmak için oyunculuk eğitimine mi koşuyor insanlar, çocuklarını bir dizinin içerisinde görmek için telef mi ediyor aileler, tiyatro deyince futbol gibi şan şöhret para mı geliyor aklımıza! Daha neler demeyin, evlerin içerisine biraz kulak kabartırsanız tiyatro üzerine düşünceleriniz değişebilir. Geleneksel Türk Tiyatrosu’nun köklü geçmişinin köküne kibrit suyu deyip, sünnet düğünlerinin yüzliralık eğlencesi haline getirdiysek Karagöz’le Hacivat’ı, bunda kimlerin kabahati var, nasıl düzelir diye de kafa yormaya hakkımız olsun. Televizyon dünyasından hayran olduğumuz oyuncu oynuyor diye tiyatroya gidip, oyuncuyu oyun sonrası yakalayıp öz çekim yapıp, sosyal medyada paylaşmak için mi tüm bu koşturmaca!

Halkın anlamadığı, halktan uzak eserleri sahneye koyarak kim uzaklaştırdı sahi insanları tiyatrodan! Hayal gücümüzü, zihin dünyamızı, kültürel altyapımızı bu kadar geliştirmeye fırsat sağlayan tiyatro, sahi neden sevdiremedik seni?Bu suallerin cevaplarını arayacağız yazılarımızda, çözümler üzerine kafa yoracağız, zihinleri açabilirsek ne mutlu bize.