Türkiye’nin Suriye sınırıyla ilgili Tampon Bölge ve Angajman Kuralları, Bayır-Bucak Türkmenleri kadar Diktatör Esed Rejimi’ne karşı özgürlük mücadelesi veren diğer Suriyelileri, diğer Müslümanları da korumaya yöneliktir.
Rusya ve İran’ın Suriye’deki özgürlük mücadelesine ve Türkiye’ye karşı konum alışı, ABD engelini aşıp enerji hatlarını Akdeniz’e ulaştırma hedefiyle de alakalı.
Ancak kendini hissettirir tarzda Türkiye’nin bölgesel bir güç olmaya yönelmesi trendinde Müslümanlık söz konusu olunca ‘Suriye’nin Dostları Bloğu’ geri çekildi. Akabinden de bölgede Türkiye’nin inisiyatifini kırmak için devreye önce IŞİD, sonra da PYD girdi veya sokuldu; yahut her ikisinin de önü açıldı.
ABD, AB ve İsrail başta olmak üzere küresel emperyalizm Türkiye’deki AK Parti iktidarını, 2013 Temerrüd Hareketi gibi içeride Gezi Olayları, Fethullahçı Yapılanma ve sermaye hareketleriyle sıkıştırmak istedi.
Dışarıda da Mısır’daki Sisi Darbesine ses çıkartmayan yerel ve küresel müfsit güçler, Esed Diktatörlüğü’nün Suriye’de meydana getirdiği insanlık dışı şok dalgalarla Türkiye’nin yükselen bölgesel gücünün törpülenmesini istemekteler.
Artık ne liberaller ne sosyalistler BOP konusunu gündemleştirmiyorlar. Türkiye’yi BOP Eş Başkanı yapmak artık ABD’nin de AB’nin de işine gelmiyor. Çünkü seçimler ve hukukileşme süreçleri bölgede sadece ve sadece Müslümanlara yarıyor.
Suriye’deki katil Esed Rejimi’nin bölgeyi mayın tarlasına çeviren şok dalgaları başta Rusya ve İran’ın önce teknik ve ekonomik, sonra da alanda bilfiil askeri destekleriyle takviye edildi.
Suriye üzerinde hesapları olan küresel güçlerin menfaatleri ayrı ayrı da olsa (59/14), bölgenin özgürleşip İslamileşmesine düşmanlıkta tek ümmet gibiler…
ABD’nin, AB’nin ve Çin’in İslamafobi stratejileri, aynı zamanda Müslüman kökenli insanları köşeye sıkıştırıp yanlış tepkilere sürüklemeye matuf.
Muhalif genç Müslümanların Kur’an’la, tevhid’le, sünnetullah konusuyla gereğince tanışmadan bir daha geri dönmemeleri üzere imha edilecek bir alan olarak IŞİD’in kucağına itilmeleri de planlanan bir tezgâh.
Tepkilerinde hududullah’ı çiğneyen tasarlanmış IŞİD bataklığının önünün açılıp çekim alanının güçlendirilmesi de vahim bir durum.
Ortadoğu, Frenkleşen politikacıların dediği gibi ‘bataklık’ değildir.
Bir türlü Kur’an’ın elinden tutan Ortadoğu yeniden uyanışın, intifadanın, özgürleşip alternatifleşmenin bir imkânıdır.
Ortadoğu intifadaları geleceğimizdir, dünya insanlığına adalet ve özgürlük çağrısıdır.
Fıtratla, vahiyle buluşma sürecindeki bu coğrafyanın yiğit çocukları inşallah Rabbimizin gaybi yardımıyla şeytani tuzakları aşacaklardır.
Katil Beşar Esed’in Mısır Darbesi’nde Sisi’ye ‘ortak düşmana karşı aynı istikametteyiz’ türü mesajlar verirken, kendi diktatörlüğüne isyan eden halkını ‘Bunlar Radikal İslamcı’ diye Batı’nın İslamafobi fırınına odun taşıması; Fethullah Gülencilerin Tayyip Erdoğan’ı 17-25 Aralık’ta ‘Terörist İslamcıları destekliyor’ iftirasıyla vakıayı tahrif ederek ispiyonlaması Frenkleşmenin ve devşirilmek için küffara kendini sunmanın aynı paraleldeki düşkünlükleridir.
İslam düşmanlarının müfsid strateji ve taktikleri hakkında mutlaka Mü’minler yeterince bilgilendirilmelidir. Tepkilerimizde kafirlerin reflekslerini taklit edemeyeceğimiz konusu ve hududullah’ın ölçüleri eğitim ve amel müfredatımızın içinde yer almalıdır.
Putin, ‘Ben Müslümanları destekliyorum’ derken, ‘Türk hükümeti Türkiye’yi İslamlaştırmaya çalışıyor’ suçlaması ise tam bir Sisi, Esed, Kadirov ezberi ve münafıklık tavrı.
Rusya, ‘İslamlaşma’ söylemini ‘öcü edebiyatı’na dönüştürerek hem Avrupa’ya yağ çekiyor, hem İslam’ı Allah’ın bildirdiği ölçülerden uzaklaştırıp, yeniden biçimlendirmek istiyor.
Küfür tek ümmet.
Suriye’de katliama da, Suriye üzerinden Kur’an’ın ve İslam’ın Protestanlaşmasına da hayır.