2022 yılını 21 milyar dolar civarı tekstil ihracatı gerçekleştirdik. Hedef 23 milyar dolar olmasına rağmen Rusya- Ukrayna Savaşı’nın etkisiyle bu rakama ulaşmak mümkün olmadı. En çok ihracat yaptığımız ülkeler Almanya, İspanya, İngiltere, Hollanda ve Fransa olduğundan isteğimiz rakamı yakalayamamamız gayet normal. 2021’e göre totalde %5’lik bir büyüme yakalasak da resmi rakamlarla 745 bin kişilik tekstil istihdamı olan ülkemizin sektörde çok daha iyi yerlere ulaşması bekleniyor.
2023 için %7’lik bir ihracat artışı beklenmekle beraber son dönemde önümüze ciddi rakipler çıkmaya başladı. Dünya tekstil ihracat devi olan ve hemen hemen ihracatta dünya pastasının 1/3’üne sahip olan Çin’deki covid uygulamaları nedeniyle boşalan alanı fırsata çeviren Hindistan, Pakistan ve Bangledeş bizim kümemizde önemli rakipler. Bize alternatif oluşturmalarından ötürü rekabetin seyri dikkatle takip edilmeli.
Küresel çapta değerlendirildiğinde 2021 sonunda Türkiye; tekstil, hazırgiyim, konfeksiyon, kumaş ve aksesuar sektöründe dünyanın en büyük 5. tekstil ihracatçısı oldu. 2019’da 7. Sıradaydık. İlerlememiz devam ediyor. Fakat belirttiğim üzere ülkemize alternatif olma yolunda önünde hızla yol alabilecekleri ciddi bir alan olan, iş gücünün son derece ucuz olduğu ve dolayısıyla maliyetler konusunda büyük avantaja sahip ülkeler bulunuyor. Üstelik tamamı Çin’in ucuz üretimden kaliteli üretime geçip marka olma yolunda adımlar attığı bir zaman aralığında Çin’in ucuz üretimini kaydırmak istediği, devasa projesi Bir Kuşak Bir Yol’un tam da ana güzergahları üzerindeki ülkeler.
Böyle bir tehlikenin var olduğu cendereden çıkışın ise tek çaresi var. Ar-Ge’ye yönelmek ve tekstil ürünlerimizin katma değerini artıracak şekilde dünya çapında markalar haline getirilmesi. Günümüz itibariyle bölgesel anlamda önemli tekstil firmalarına sahip olsak da halen daha küresel çapta marka sayılabilecek nitelikteki markalarımızın sayısı tekstilde bu kadar profesyonel hale gelmiş bir ülke için yeterli değil. Çok daha iyisini hak ediyoruz.
Pek tabi böylesine büyük çaplı bir operasyon için devletimizin mevzuatsal, vergisel, finansal ve altyapı destekleri kadar önemli olan hatta daha da önemli olan kısım ise dünya çapında moda-tasarım uzmanlarına ait kadroların oluşturulması ile beraber hammadde konusunda Ar-Ge çalışmalarının gerçekleştirilmesi. Fiyat konusunda rekabet ile adını saydığım ülkelerle bir süre sonra mücadele imkansız hale gelecek. Önemli olan artık ihracatta kalite-ihraç fiyatı rekabetinin marka-üretim maliyeti rekabetine dönüşmesinde. Yani hem üretimde teknoloji ile minimum maliyet yakalanmalı hem de marka değeri sayesinde en yüksek katma değerle ürünler dünyaya satılmalı.
Yıllardır ülkemizin tekstil alanındaki birikimleri ile oluşan bu tecrübe havuzunun artık dünyaya devlet-özel sektör işbirliği ile markalarını kabul ettirme zamanı geldi. Özellikle gençlerimizin ciddi teveccüh gösterdiği bazı markalara alternatif olarak üreteceğimiz ya da hali hazırda faaliyet gösterenler içinden güçlendireceğimiz/önünü açacağımız markalarımızla yepyeni bir hikaye yazabiliriz. Türkiye’nin soft power’ının güçlenmesinden milletlerarası itibarımızın yükselmesine kadar her şeyde bu sektörün stratejik önemi var…