Hemen her dönemde karizmatik takılma ve şöhret olma hastalığı olmuştur. Ama günümüzdeki kadar patolojik bir hal aldığını hatırlamıyorum.
Son zamanlarda, bilhassa sosyal medyada fenomen olma, karizmatik takılma/şöhret olma bulaşıcı bir hastalık halini aldı. Bir kısım insanlar fenomen olma uğruna en yakın arkadaşlarını yok saymanın, ayak oyunlarının derdine düştüler.
Bunların yaşam alanları sanalın karanlık labirentleri. Her hal ve şartta şöhret olayım, fenomen olayım derdindeler. Hâlbuki gerçek hayatta ise herkesin derdi çok farklı. Suriye’de, Filistin’de, Irak’ta, Bangladeş’te ve sair yerlerde insanlar hayatta kalma mücadelesi, özgürlük mücadelesi veriyorlar. Çoluk-çocuk, kadın-yaşlı yeri geldi mi yiyecek bir lokmayı bulmanın derdindeler.
“Özet ve özlü söz nesli” diyebileceğimiz bir nesil türedi. Bir kitabı asla baştan sona kadar okumamış olanlar fenomen olmanın derdinde sosyal medyayı özlü söz bombardımanına tutuyorlar.
Bununla da kalmıyor bazı tipler “Düşmanın silahıyla silahlanın” düsturunu da külliyen yanlış anlıyorlar. Savaşın bile bir hukuku varken bunların uymayı gerekli gördükleri hiçbir hukuk, kural-kaideleri yok.
“Amaca giden her yol mubah” gibi hiç tasvip edilmeyecek, aslında bizim geçmişimizde olmayan ve de birilerinden kopyalanan bu tarzın çok geniş kitlelerde hakim olmaya başlaması gelecekteki tehlikenin daha da büyük boyutlarda olacağını gösteriyor.
Ayrıca sanalın labirentlerine gizlenen itibar suikastçıları bu tiplerin en tehlikelileri. Doğru-yanlış, haklı-haksız gibi bir ayrıma tabi tutmaya gerek görmeden sadece ve sadece kendi gibi düşünme, konuşma ve yazmaya zorlayan bu tipler farklı bir hareket tarzını ise kabullenemiyorlar. İş o raddeye vardığında ise her türlü iftira ve yaftalama devreye giriveriyor.
Sanal âlemdeki her 6 hesaptan 5’inin sahte olduğu gerçeği ortada iken bu âlemi çok da ciddiye almak ne kadar doğru? İşin en acı yanı da kendini Müslüman olarak niteleyen bazı kimselerin de bu furyaya alet olması
Bizim mahallede olmaz denilen şeyler bizim cenahta da revaçta. “Tevazu sahibi olmak nedir?” bu tiplerin literatüründe yok.
Herkesi bilmesi gereken şeylerin başında gerçek hayatta haram ve yasak olan şeylerin sanalda da yasak olduğudur.
Hiçbir ilke ve sınır tanımazsanız oluşacak en kötü sonuçlara da katlanmak durumunda kalırsınız.
Belki de çıkar yol Diriliş Postası Genel Yayın Yönetmeni Erem Şentürk’ün de dediği gibi; başta devlet olmak üzere bizlerin en sorunlu sosyal medya alanı olan Twitter’ı terk etmemiz ve itibarsızlaştırmamız…
Bizler bu platforma değer yüklemeye devem ettikçe Twitter, bizim üzerimizden para kazanmaya devam edecek. En başta devlet yetkilileri bu soruna bir çözüm yolu bulmalı ve gereken adımlar atılmalı. Nasıl mı olacak? Erem Şentürk’e sorsunlar; onun dâhiyane fikirleri var.
Gönlünüzden güzellikler eksik olmasın, dostça ve sevgi ile kalın…