Aylardır gündemimizi işgal eden Afrin Operasyonu nihayet başladı ve hamdolsun ki planlandığı gibi hatta planlanandan daha iyi gidiyor.
Öncelikle Türkiye’nin sözde müttefikleri ABD ve Batı/l ülkeleri, operasyon noktasına gelene kadar Türkiye’nin sabrını çok zorladı. Göz göre göre sınırlarımızdaki teröristleri desteklediler, sürekli yüzümüze gülüp dost/müttefik görünerek arkamızdan kuyu kazdılar.
Aynı şekilde içerideki hainler, gafiller de Batı ile aynı dili kullanıyorlar. Batı’nın argümanlarıyla Afrin Operasyonu’na karşı çıkıyorlar.
Yaptığımız harekât bize şunu görme ve iyice anlama fırsatı verdi bir kez daha: Türkiye’de bir çıkarsız şekilde her durumda vatanının, milletinin, devletinin yanında olan hakiki vatansever kitle var; bir de her durumda vatanının, milletinin, devletinin karşısında olan vatan haini kitle var.
Bunlar bazen karşımıza sanatçı, bazen gazeteci, bazen aktivist, bazen de siyasetçi kılığında ama her halükârda aydın(!) olarak çıkıyor. Yani anlayacağınız bu gaflet, dalalet hatta hıyanet içinde olanlar her kılığa giriyor. “Savaşa hayır!..” naraları atıp Türkiye’yi katliam yapmakla suçluyor bu aydın geçinen zavallılar.
İki siyasetçi tip düşünün!.. Afrin Operasyonu başlayınca biri, “Allah ordumuzu muvaffak kılsın!..” diyor; diğeri, “Afrin’de ne işimiz var?” diyor. Bunun ikisi de muhalefet partilerinin genel başkanı, hangisinin kim olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Biz de “Allah ordumuzu muvaffak kılsın!..” diyene, “Allah, seni çıktığın yolda muvaffak etsin!..” diyoruz; diğerine de “Senin Türk siyasetinde ne işin var?” diyoruz.
Afrin Operasyonu, Millî meseledir. Millî mesele söz konusu olduğunda hesapsız bir şekilde vatan, millet ve devletinin yanında olmayan kim varsa ihanet içerisindedir.
Siyasetçiyse oy vermeyin, gazeteciyse okumayın ve dinlemeyin, sanatçıysa değer vermeyin, aydınsa itibar etmeyin, arkadaşsa uzak durun, akrabaysa silin gitsin!..
İçeride bu kadar gaflet, dalalet, hıyanet içinde kişi/liksiz varken milletimiz ve askerimiz sefere çıkarken nasıl çıkıyor dersiniz? Düğüne gider gibi…
Bir muhabir, Mehmetçik’e ”İstikamet neresi?” diye soruyor; askerimiz ”Kızıl Elma…” yanıtını veriyor. “Ailene, ülkeye bir mesajın var mı?” sorusuna, “Beklemesinler!..” cevabıyla karşılık veriyor. Mehmetçiğimizin annesine duygularını soruyorlar, verdiği cevaba bakın: “Afrin’i temizlesinler, öyle dönsünler!.. Beş çocuğum var, dördü erkek, gerekirse diğer üçünü de alsınlar hatta babalarını da alsınlar, ben beklerim.”
Allahü ekber, Allahü ekber!.. Sen ne güzel bir anasın, sen ne güzel bir Mü’minesin, sen ne güzel bir Mücahidesin!..
Yine Afrin Harekâtı’nın ilk şehidi Musa Özalkan’ın sosyal medya hesabı profilinde “Hakk’a Yolcu” yazması ve 14 Mart 2017 günü attığı ve sabitlediği tweetinde “Biz aşkı, vatan için canını verenlerden öğrendik.” yazması dikkat çekti. Aynı şekilde operasyona gitmeden önce arkadaşına yazdığı mesajda devletin ailesine vereceği paranın, müdavimi olduğu bir dernek aracılığıyla Telafer’deki Türkmen çocuklara okul yapımında kullanılmasını ve adının konulmasını vasiyet ettiği görüldü.
Siz ne güzel insanlarsınız. şehadetin sizi bulması tesadüf değil işte!.. “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz…”
Bu şehitlerimizle, yiğitlerimizle, aileleriyle “Afrin’de ne işimiz var?”, “Savaşa hayır!..” diyenleri aynı kefeye nasıl koyarız?
Ey küffar ve küffarı dost edinmiş gafiller ve de leş kargaları!.. Siz, şehadeti sizin yaşamı sevdiğinizden daha çok seven bu insanları mı mağlup etmeyi düşünüyorsunuz?
Acıyorum size!.. Zelil yaşadınız, zelil olacaksınız ve zelil öleceksiniz!..