Çanakkale’deki, Bedir’deki şehitlerimizi unutmadığımız gibi Fırat Kalkanı şehitlerini de unutmadık.
72 şehit için 72 savaş uçağı ile başlatıldı harekât.
Afrin şehitlerimize de hep minnettar kalacağız asla dualarımızdan eksik etmeyeceğiz.
Harekât böyle bir vefa mesajıyla başladı.
Ve ali devletimiz, bu harekata Zeytin Dalı ismini verdi.
Zeytin dalı barışı simgeler. Bu tanımlama 3 mesajı içeriyor.
Mesaj Afrin halkına; senin canın, malın, namusun bana emanet, sana zarar gelmeyecek, diyor.Mesaj tarafsız ülkelere; kimsenin toprağında gözümüz yok, amacımız terör ile mücadele diyor.Mesaj ise vatanseveri olduğu kadar haini de bol olan güzel ülkemin içindeki çatlak seslere gidiyor, devlet operasyona bakış açısını özetliyor bu tanımlamayla.
ASKERİ ADIMLARDAN ÖNCE GERÇEKLEŞTİRİLEN DİPLOMATİK BAŞARI
Türkiye diplomasi atağında 1-Kenar devletlere, 2-Kuşak devletlere, 3-Major devletlere bilgi verdi.
Türkiye kararlı durdukça ve saha inisiyatifini dinamik diplomatik hamlelerle dünyaya anlattıkça ‘diplomatik izolasyon’ iddia/temennileri de boşa çıkıyor.
Diplomatik adımlar ve güçlü iletişim stratejileri Zeytin Dalı Harekâtı ile ilgili yalanları da bir bir çürütüyor.
ÜÇ YENİ GELİŞME
RUSYA: Türkiye’nin diplomasi atağının en etkili adımı Rusya üzerinden gerçekleştirildi. Rusya ikna edildi ve geçtiğimiz Cuma Rusya Afrin’den askerini çekti. 2.önemli gelişme ise şu; Askeri bir süreç olan Astana görüşmeleri üzerine inşa edilen ve ABD’nin Cenevre görüşmelerinin muadili diyebileceğimiz siyasi çözümlerin olgunlaştırılacağı platform olan Soçi sürecinde Rusya, PYD’nin bu toplantılara katılmamasına yönelik tam olarak ikna edilememişti. Gelinen noktada Rusya ikna oldu ve PYD Suriye denkleminde siyasi görüşmelerden izole edildi.
ABD: 2014’ten bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan güney sınırımızda güvenli bölge kurulması tezini savunuyor. Yıllar yılı ABD bu tezi görmezden geldi ve PYD’ye alan açtı. Afrin operasyonu sonrası ABD’den bir açıklama geldi: “Güvenli bölgeyi Türkiye ile çalışmaya hazırız.” Bu açıklamanın zamanlamasının yorumu çok açık. Bu defa bu konuda Türkiye ayak sürüyebilir çünkü şartlar ve konumlar çok değişti.
DAEŞ: Hep dedik, “DAEŞ ABD’nin kuklasıdır” diye. Tıpkı PKK’nın olduğu gibi. Türkiye Afrin’de çok başarılı adımlarla ilerleyince DAEŞ’in ipini saldılar. PKK-PYD dedi ki: “Türkiye ile savaşması şartıyla esir olan DAEŞ’lileri serbest bırakıyoruz.” Güya birbirine düşman olan iki terör örgütü Türkiye’ye karşı birlikte hareket ediyor. Olan, sadece sahiplerinin yönlendirmesi yönünde hareket etmelerinden ibarettir. Bunu artık herkes biliyor. DAEŞ’in PKK’dan farkı yoktur sadece imajları değişiktir, aynı yöne hizmet ederler, aynı sahip karınlarını doyurur.
PKK YENİ PARTNER ARAYIŞINDA
PYD yeni partner arayışında… İlk akla gelen ise Suudi Arabistan, BAE ve Mısır kampı… İlerleyen günlerde yeni gelişmeler görebiliriz.
DEZENFORMASYONA KARŞI MİLLİ MEDYA
Afrin operasyonunda sürecin dünyaya doğru anlatılması ve dezenformasyonun önüne geçilmesi için medya gücü önemliydi. Bu anlamda TRTWOLD, TRT ARAPÇA yayınlarına devam ediyor. İç kamuoyundaki içimizdeki Fransızların bilgi kirliliğinin önüne geçmek içinse TRT Haber azami çaba sarf ediyor. TRT Diyanet ise manevi motivasyonu artırmaya dönük yayın yapıyor. Anadolu Ajansı yine azami çaba içinde. Bunlara bir de milli özel kanalları eklersek medya alanında milli mücadeleyi gerçekleştiriyor diyebiliriz.
ERDOĞAN’DAN ABD’YE ‘OSMANLI TOKADI’
ABD “Afrin ne zamana kadar?” diye sordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bölge tehdit olmaktan çıkana kadar operasyonlar sürecek” dedi ve ekledi: “Siz Afganistan’a müdahale ederken süre verdiniz mi? Hala ordasınız.”