İlk başta şunu söylemenin önemli olduğunu düşünüyorum; şiddete dayalı suçların olmadığı ülke yeryüzünde yok! Ama az olduğu veya yasaların caydırıcı olma özelliğinden dolayı şiddet olaylarının çok nadir yaşandığı ülke sayısı ise bir hayli fazla.

Basına ve sosyal medyaya yansıdığı kadarıyla artık ülkemizde yaşanan şiddet olayları ve sonrasında bu olayların faillerine karşı mahkemelerin gösterdiği müsamahakâr yaklaşım ülkemiz insanlarını üzmüyor değil. Denizli’de yaşlı adamın acımasızca demir sopayla dövülmesi, adamın yere düşmesine rağmen ayaklarının demir sopa darbeleriyle kırılmasının yanında yine sözde birkaç delikanlının Samsun Bafra’da kendisinden bir hayli büyük olan yaşlı adamı darp etmesi ve en son Bursa’da kız arkadaşına laf attıkları bir gencin acılar içinde kıvranmasına rağmen yerde defalarca tekmelenmesi…

Son olayın içinde aslında sosyoloji biliminin makale ve tezlerine konu olacak hususlar barındıran bir durum söz konusu. Birkaç kişinin bir çifti taciz etme terbiyesizliğine rağmen kendilerine tepki gösteren erkeğe kız arkadaşının yanında acımasızca saldırmanın argo anlamda çok çeşitli isimleri olsa da buraya yazmanın gereği yok; lakin sosyoloji bilimine bu tip bireylerin nasıl yetiştirildiğini, hangi kültür ve ahlak yapısına sahip olduklarını ve işin en önemli yanı yerde yatan bir insana koşarak vurmanın nasıl bir mutluluk verdiğini sebepleri ile ortaya çıkarmak düşüyor.

Yukarıdaki yaşanan şiddet olayları olayın sosyolojik açıdan farklı bir yöne kaydığının net göstergesi.  Diğer bir yandan da işin hukuksal yönünün eksik kalması ile bu tip şiddet olaylarına meyilli olan insanların cesaretlerinin daha da arttığına şüphe yok.

Şu artık çok açık; bazı illerimizin bazı mahallelerinde insanlar aileleri ile gezmiyorlar veya gezmek istemiyorlar. Sokaklarda insanlara hakaret edip kavga etmek isteyen ama amacının ne olduğu çok da belli olmayan grupların varlığı malum. Anne ve babasının yanında tacize uğrayan kız evlatlar, eşinin yanında taciz edilen kadınlar ve daha nice örnekler…

Bu duruma insanlar ne kadar dayanabilir diye klişe bir soru sormaktansa insanlarımızın bu duruma dayanmaya neden mahkûm edildiğini sorgulamak daha gerçekçi. Şiddet suçları ile ilgili yasada cezaların ağırlaştırılması en azından sokaklarda yaşanan şiddetin azalması için şu an en etkin çözüm yolu olarak görülebilir. İnsanlar, şiddete meyilli insanlara karşı cezalarını kendi yöntemleri ile vermeye yetkili olmadıklarına göre yapılması gereken gecikmeden yapılmalı ve sosyal huzursuzluk bu konuda ortadan kaldırılmalıdır.