Ülkemizde bazı lezzetler var ki gerçekten damakları bayram ettiriyor ve halkımız tarafından da çok seviliyor. Kuzu çevirme ve ciğer kebabı gibi. Anadolu’da bu yemekleri çok iyi yapan lokantalar elbette var ancak İstanbul’daki bazı mekânlar da bence yereldeki bu tatları çok iyi yakalayabiliyorlar. Bunun yanı sıra İstanbul’da günümüz dünya mutfağına ait ürünleri Türk damak tadına uygun hale getiren restoranlarımız da bulunuyor, yeni nesil Türk burgeri gibi. Bugün gerek geleneksel gerekse de dünya mutfağına ait lezzetleri nefis yapan İstanbul’daki üç restoranı köşeme taşıyorum. İlki, ferahfeza bir ortamda, çamlar ortasında, otantik döşeli bir mekânda kuzu çevirme lezzeti sunan Arnavutköy’deki Nokta Tesisleri. İkincisi modern dokunuşlar ve nostaljik bir dekorasyonla dizayn edilen ‘Ayvansaray Türk Mahallesi’nde hem dünya hem de Türk mutfağıyla Gurmos Restaurant. Üçüncüsü ise İstanbul’un önemli merkezlerinden ve gastronominin döndüğü Aksaray Horhor’da nefis ciğer ve kebabıyla tanınmış Ciğer Sarayı.
Nokta Tesisleri
“Kuzu Çevirmenin vazgeçilmez adresi Nokta Kuzu Keyfi”
1996 yılında çalışmak için girdiği İstanbul Arnavutköy’de çam ormanları içerisinde bulunan Nokta Tesislerini, ailesi ile birlikte satın alarak işletmeyi kuzu çevirme lezzetine dönüştüren Erzurumlu Bedrettin Gül “Anadolu’dan doğru bir amaç uğruna ailemle birlikte gelerek başlattığımız lezzet serüvenimiz, İstanbul gibi metropol bir şehirde kaliteden ödün vermeden sağlıklı, temiz ve istikrarlı bir şekilde devam ediyor” diyor.
Kuzu çevirme ve kahvaltının en lezzetli yeri
Yemek kimilerine göre bir damak keyfi, kimilerine göre bir sanattır, ama kimilerine göre de bu sanatın sunulduğu mekân daha önemlidir. Nokta Tesisleri de görebildiğim kadarıyla İstanbul’da en iyi kuzu çevirme lezzetinin adresi olmak istiyor. Ayrıca tamamen doğal ortam, açık hava ve yeşillikler içinde bulunan çardaklarda kuzu çevirmenin yanında yöresel kahvaltı hizmeti de sunan mekân, konforlu bir şekilde aile ve iş toplantılarına da ev sahipliği yapıyor. Muhteşem lezzetlerin yanı sıra kaliteli hizmet anlayışı da buradaki keyfi ikiye katlıyor. Çiftliklerinde veteriner hekim kontrolünde yetiştirilen ve İslami kurallarca kesilip iyi ustalar tarafından hazırlanan kuzulardan çevirme yaptıklarını belirten Bedrettin Usta, “lokantamıza yemeğe gelene, evimize gelmiş ve ikram ediyormuşuz gibi davranıyoruz. Çünkü her misafirimiz bizim için özeldir. Tüm restoranlarımız ve toptan et satışı yaptığımız tüm işletmelerimizde sağlık, güven, lezzet ve kaliteyi hep birinci planda tutuyoruz" demektedir.
Seyyar bir tezgâhtan restoran patronluğuna
Erzurum’da fırıncı bir babanın oğlu olan Bedrettin Gül, mesleği abisi Sami Gül’den öğreniyor. Bir dönem İstanbul Galata Köprüsü üzerinde ekmek arası ciğer dahi satan Bedrettin Usta, başarılarının temelinde kardeşleriyle olan birlik ve beraberliğin yattığını belirtiyor. Erzurum’dan gelip restorancılık işine giren Gül ailesi, önceleri büyük sıkıntılar çekse de bugün gelinen noktada sadece bu tesiste 1500 kişilik kapasite ve yüzlerce uzman personel ile büyük bir hacim yakalamış durumdalar. Şu anda Sami Gül’ün yönetimindeki Güldaş Grubu, Nokta, Etzade ve Gülmahal Sosyal Tesisleri; Köfteci Kara, Nokta Besicilik, Nokta inşaat gibi şirketlerle büyük bir ticari faaliyet sürdürmekte.
GURMOS Cafe & Restaurant
Elazığlı Recep Alanoğlu, Gurmos Restoranı 2022 yılında ajans işini birlikte yürüttüğü iki arkadaşıyla birlikte kuruyor. Restoran şu anda, Fatih Belediyesi ve SNR Holding tarafından Osmanlı-Türk mimarisine uygun yapılan Balat’taki “Ayvansaray Türk Mahallesi” projesinde bulunuyor. Ancak yakında bu konseptiyle çok daha büyük bir yere taşınacak.
Tarihin kalbi burada atıyor.
Deprem öncesi ziyaret ettiğim Gurmos Restoran, Bizans ve Osmanlıya ev sahipliği yapan ve kültürel çeşitliliğe sahip Anemas Zindanları, Emir Buhari Tekkesi, Blachernae (Tekfur) Sarayı ve Meryem Ana Kilisesi gibi dünyaca ünlü tarihi eserlerle çevrili çok özel bir lokasyonda hizmet veriyordu. Yeri gelmişken Balat bölgesi, Özel Fener Rum Ortaokulu ve Lisesi, Sveti Stefan Bulgar Kilisesi, Fethiye Müzesi ve Camii, Aya Yorgi Rum Kilisesi ve Fener Rum Patrikhanesi gibi İstanbul’un gezilecek tarihi noktalarına da sahip. Restoranın da içinde bulunduğu binalar, üç büyük dinin, yüzyıllar boyunca barış içinde yaşamış kültür tarzından esinlenerek modern bir mimari ile dekore edilmiş. Bizans’ın ayakta kalan son surlarında gezebilmek ve Cenevizlilerden alınarak yerleşilen bölgesinde tarihe tanıklık etmek için bölgeyi ziyaret edebilirsiniz.
Beklentinin ötesinde bir gastronomi lezzeti
Gastronomide uzman babası Ali Alanoğlu’ndan kendine intikal eden bir yemek kültürü olduğunu belirten Recep Bey “İstanbul'un belki en eski yerleşim alanında kurduğumuz ilk mekânımızda yemek değil, sanat yapıyoruz. Yakında burayı daha komplike büyük bir yere taşıyoruz. Restorandaki her bir lezzet ürününü bir sanat eseri görüp misafirlerimize öyle takdim ediyoruz. Yemek sevgimiz, bir nevi samimi bir aşkın tezahürü olduğundan beklentinin ötesine geçerek hizmet veriyoruz. Deneyimli şeflerden oluşan ekibimizle, her daim taze ve organik ürünler içeren menümüzle sağlıklı beslenmeyi, hızlı servisimizle de keyifli zaman geçirmeyi vadediyoruz” diyor. Gelelim Gurmos Restoranda yediğim lezzetlere, Samosa böreği ardından özel soslu somon balığı ve tahin akıtma tatlısı, hepsi çok lezzetliydi. Benim için bir mekânda üç şey önemlidir. Rahat bir ortamı, restorana özgü yemeklerin lezzeti ve tabaktaki sanatsal sunumdur. Üç konuda da bu mekân çok başarılı.
Ciğer Sarayı
İstanbul’un kalbi sayılan Aksaray’da meşhur “Ciğer Sarayı” ciğer kebabı ve ızgara çeşitlerinde lezzetin ve kaliteli hizmetin değişmez adresi olarak yaklaşık 25 yıldır hizmet veriyor. Uzun yıllardır bu mekânda ciğercilik yaptığını belirten restoranın ortaklarından Tuncay Doğan, yedi dil bilen, çok genç yaşlarda mesleğe atılan ve Antalya gibi turistik bölgelerde çalışmış biri.
Nevşehirlinin elinden ciğer
Ülkemizin gastronomisinin yanında kültürünü de tanıtmayı kendine vazife edinmiş Tuncay Doğan’ı aslında tanımayanınız yoktur. Renkli kişiliğiyle ekranlarda boy gösterir ve hoş sohbetiyle de sizi kendisine hayran bırakır. Malum ciğer kebabı hepinizin bildiği gibi Güneydoğu mutfağına ait bir lezzettir. Ama Nevşehirli olup iyi bir ciğer dükkânının ortaklarından olan Tuncay Doğan’ı tanıdıktan sonra fikriniz değişebilir. Ben şahsen ilk defa Güneydoğulu olmayan birinin mekânında böylesine lezzetli bir ciğer kebabı yedim. Mezeler, kuzu şiş ve tabi ki ciğer kebabı hepsi çok iyi seviyedeydi. Restoranda Tuncay Usta’nın elinden ciğer yemenin bir artısı da onun kendine münhasır hoş bir sohbetinin olması. Deyim yerindeyse burada ciğer lezzetinin yanına Tuncay Usta tarafından muhabbet de servis ediliyor. Nevşehir’in güveçte kuru fasulyesi, etli ekmeği, Nevşehir tavası gibi meşhur yemeklerini anlatırken çok mutlu görünmesine rağmen artık ciğer ve kebaba gönül verdiğini ve bundan dolayı bu mekâna ortak olduğunu belirten Tuncay Doğan, bu bölgede Ciğer Sarayı kadar itinalı ciğer kebabı yapanın da pek olmadığını sözlerine ekliyor.
Aksaray metro durağının karşısında
İstanbulların en sevdiği semtlerden biri olan Aksaray Horhor‘daki Ciğer Sarayı, çok merkezi bir yerde, Aksaray metro durağının tam karşısında denilebilir. Bana göre ciğer her yerde yenilmez, nedeni ise ciğer taze ve kuzudan olmalı. Bekledikçe sıkıntılar oluşan ciğeri, güvenilir lezzet mekânlarından yemek lazım. Burada masaya oturur oturmaz gelen envaiçeşit de meze var. Aslında bunlar da bir maliyet oluştursa da tamamen ücretsiz sunuluyor. Masada kaç kişi olursanız olun herkese aynı kalitede ve eşit meze geliyor. Ciğerin yanında ise restoran içinde özel bir fıçıda yapılan yayık ayranı da muhteşem bir nefasetteydi.