Günümüz aydınlığı üzerinden bir döneme bakıp, bütün gerçekliğini ortaya koymak kolay bir iş değil.

Hele kendisini “Geleceğini kendisi, toplumu ve dünya insanlığı için en iyi şekilde inşa edecek; üniversite gençliğinin taşıması gereken sosyal, kültürel ve fikri donanıma sahip; ahlaklı, kararlı ve gücünü geleneğinden alan bir neslin yetişebilmesi için teşkilat olmak ve her yönü ile Büyük Türkiye idealine ulaşmaktır.” sözleriyle tanımlayan Milli Türk Talebe Birliği’ni anlatmak hiç de kolay bir iş değil.

Hataları, sevapları, tutkuları, umutları ve hayal kırıklıklarıyla bir dönemin farklı siyasi görüşte gençlerinin hikâyesini anlatmak, onları birbirine kırdırmak isteyen iç ve dış dinamikleri bütün gerçekliği ile hikâyeleştirmek hiç ama hiç kolay değil.

Türkiye’nin yaşanmış ancak anlatılamamış ve belki de yeterince anlaşılamamış öyküsünü anlatmak sorumluluk isteyen bir çalışma.

Bir dönem, bir kuşak, bir ülke…

Genel yönetmenliğini Mesut Uçakan’ın, yapımcılığını Ahmet Nesim Şahin’in üstlendiği, Sonart Medya prodüksiyonu dizide; pek çok değerli sanatçı yer alıyor.

Dizinin karakterleri, kurgu ürünü olsalar da, bu karakterlerin her biri, o zor yıllarda yaşamış; ideolojik çatışmalara; siyasi hareketlere düşünsel ve sanatsal başkaldırıya öncülük etmiş gerçek karakterlerin yaşamına dokunuyor. Buradan besleniyor ve bu sorumluluğu sonuna kadar hissediyor.

TRT1’in yeni dizisi “Sevda Kuşun Kanadında” 1960’ların ikinci yarısından başlayarak 70’lerin ilk yarısına kadar olan bir zaman kesitinde, Türkiye’mizin gençlerini etkileyen kimi siyasal, düşünsel, eylemsel tercihleri anlatma derdinde. Arka planında gerçekte nelerin döndüğüne dair yakın tarihimizde önemli bir kesitin işlendiği, irdelendiği bir proje olarak seyirciyle her cuma TRT 1’de saat 20.00’de buluşmaya devam ediyor.

Dizide; hataları, sevapları, tutkuları ve umutlarıyla bir döneme damga vuran gençliğin, kutuplaşmalarla, körlemesine karşıtlıklarla, birbirini anlamak olanağı dahi bulamadığı o karmaşık ve bunalımlı zaman kesiti irdeleniyor. Bahsedilen süreçte inançlarının getirdiği barış mesajı ışığında sağduyulu duruşlarından taviz vermeyen bir avuç gencin hikâyesi de işleniyor.

Sonuçta dizimizin izleyenlerine, bir dönemin gençlik hareketlerini etkileyen koşulları daha soğukkanlı ve hakkaniyet temelinde bir değerlendirme imkânı da sunuyor. Bunu bir sorumluluk olarak görüyoruz.

Sevda Kuşun Kanadında, bir dönem gençliğinin, birkaç kuşağın, henüz yeterince anlatılamamış bir hikâyesi olduğu kadar, bir ülkenin de bugüne kadar henüz yeterince anlaşılamamış bir hikâyesini gözler önüne seriyor…

 Dünya’da 68 kuşağı, Türkiye’de 60’lı, 70’li yılların kuşakları…

Dünya genelinde etkileri olan ve Kıta Avrupa’sından yayılan ve 68 kuşağı olarak tarihteki yerini alan gençlik odaklı hareket, düşünüş ve eylemler, hiç kuşkusuz gerçekleştiği bütün ülkeleri, toplumları ve yönetimleri az çok etkilemiştir. Türkiye’mizde de 60’lı 70’li yıllar gençliğin dinamizminin, değişim ve yenileşme arayışlarının yoğun yaşandığı yıllardı…

İnsanlığın zaman odasındaki  gençlik odaklı hareketlerin sanatı, kültür yaşamını çok daha fazla ve doğrudan etkilediği de aşikârdır. İşte Sevda Kuşun Kanadında bir yerde bu etkilemenin bir ürünüdür.

Türkiye’nin yitip giden veya rastlantılar içinde yükselebilen gençlerine hayatın nasıl davrandığının ve ne acılar ne umutlar ne isyanlar ne sabırlar dağıttığının da bir hikâyesidir.

Dizi, 1968 sonundan başlayarak 1972 yılına kadar yaşanılan olaylardan esinleniyor ve bir imkânsız aşk hikâyesi üzerinden ilerliyor, ‘Sevda Kuşun Kanadında’ kurgusu, senaryosu, oyuncu gücü ve temasıyla gerçek bir drama.

Bu ülke gençlerinin, farklı kimlikler altında birbirleriyle çatışsalar da, ortak temel değerler ve kültürel zemin üzerinde buluştuklarında kardeşliklerini hatırlayıp yeni bir sevgi bağı kurabileceklerini anlatan boyutuyla da her zaman referans alınabilecek aynı zamanda bir tutam umudu işleyen, yaşatan bir yapım.

“Sevda Kuşun Kanadında”, bütün acılarıyla, sevdalarıyla ve bizi biz yapan temel değerlere bağlılığıyla, gerçek hikâyemizi bizlere yeniden yaşatmaya devam ediyor.

Böyle bir projede kariyerini yazar olarak sürdüren benim de yer almam şahsım adına büyük bir deneyim…