Kısmetse bu köşede sizlerle olacağız. Köşelerinde yer veren dostlara selam olsun. Her kelimemiz Diriliş muştusu olsun…
Malum Ortadoğu zor bir coğrafya, bizler de bu zor coğrafyanın dayanıklılık düzeyi en üst milletiyiz. Sürekli çatışma, savaş, zindelik halindeyiz ki ayakta kalmanın tek yolu bu bölgenin.
Osmanlı’nın son dönemini hepimiz biliriz lakin unutturulan bir tarihle baş başayız. Tarihi tekerrür ettiriyorlar ama farkındalığımız belki de bu tarihe boğulmak istemeyişimizden kaynaklanıyor.
Son altı yıllık süreçte burnumuzun dibinde Suriye olayıyla karşı karşıyayız. Suriye’deki olayları nazarımızdan çıkarmak için Hendek olaylarını dayatmışlardı. Tıpkı 1895’te Diyarbekir’de “Dam Taburu”nu dayattıkları gibi. Peki, neydi Dam Taburu’nun yaptıkları da böylesi unutturmak için ellerinden geleni yapmışlardı.
yüzyılın sonlarında Anadolu’nun pek çok yerleşim merkezinde Ermeniler ile Müslümanlar arasında önemli toplumsal hadiseler yaşanmıştır. Bu hadiselerden birisi de Diyarbakır’da meydana gelmiştir. 1 Kasım 1895 Cuma günü Ermeniler dükkânlarını açmayarak alışılmışın aksine kilise çanları çalmaya başlamıştır. Öğle ezanının okunmasıyla beraber, Müslümanlar cuma namazını kılmak üzere camilere dolmuştur. Müslümanlar camilerde cuma namazını eda erken, Ermeni komitacıları daha önceden planladıkları üzere, Ulu Camii, Fatih Paşa, Behram Paşa, Ali Paşa, Sultan Sasaa, Sin, Arap Şeyh ve Şeyh Matar camilerine silahlı saldırılarda bulunmuştur. Meydana gelen ilk saldırılarda birçok Müslüman camilerin içinde ve bahçesinde hayatını kaybetmiştir.
2 Kasım günü tedbirler alınmasına rağmen Ermeniler tarafından evlerinden ve kiliselerden kurşun ve bomba atmaları üzerine olaylar tekrar başlamıştır. Olaylar ancak 4 Kasım günü kontrol altına alınabilmiştir. Ermenilerin elindeki silahların ancak bir kısmı ele geçirilmiştir. Olaylara eş zamanlı olarak vilayete bağlı bazı sancak, kaza ve köylerde de bir takım karışıklıklar meydana gelmiştir. 25 Ocak 1896 tarihli Erkan-ı Harp İkinci Feriki Abdullah Paşa başkanlığındaki heyetin hazırladığı rapora göre Diyarbakır Vilayeti genelinde olaylarda 523 Müslüman hayatın kaybetmiş, 254 kişi yaralanmıştır. Buna mukabil Ermeniler’den 1971 kişi ölmüş, 426 kişi yaralanmıştır.
1 Kasım’daki olaylara paralel olarak Diyarbakır’da yangınlar çıkarılmış, Diyarbakır çarşısındaki dükkânlar ateşe verilmiştir. Bu dükkânlardan 278 tanesi tamamen harap olmuş, 878 dükkânda kısmen zarar görmüştür. Bununla beraber Cami Kebir (Ulu Camii) kütüphane ve medrese de bu yangınlardan nasibini almıştır. Hâlâ bile bu çarşı “Çarşiya Şeviti” (Yanık Çarşı) diye anılır ki, sorsanız nedenini söyleyecek iki kişi bile bulamazsınız.
Tarih göstere göstere tekerrür ettirilmiş; lakin bizler, tarihimiz bize unutturulduğu için bu konuları hatırlamamışız bile. İşte tüm Ortadoğu tarihimiz bu olaydaki gibi tekerrürden oluşsa da bize ayrı bir tarih okutturulduğu için olsa gerek başımıza getirilenleri anlayamamışız. Şimdi oyun kurulan bir ülkeden oyun kurucu bir ülkeye dönmeye çalışıyoruz. Hepimiz akıllı olup tarihten ders alarak, geleceğe adım atmaya hazırlıklı olmalıyız…
Vesselam…