İster iktidardan olsun ister muhalefetten bazıları seçmeni anlamak için çalışmıyor. Belki size de tuhaf gelecek ama muhalefet bile AK Parti’ye çalışıyor.

Bu seçimlerde de, pek çok seçimde olduğu gibi sözleriyle ve eylemleriyle muhalefet, iktidara küsen hatta kızan seçmeni tekrar AK Parti’yi sahiplenmeye ve tercihe zorluyor.  “Artık alışkanlıklar değişir” dediğimiz bu seçimlerde de gelenek bozulmuyor.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Oy kullanırken aklınıza Sayın Abdullah Öcalan gelsin” diyor. Emre Uslu başta olmak üzere kaçak konumda olan pek çok FETÖ”cü bir CHP’li, bir SP’li, bir İyi Partili hatta bir HDP’li ile birçok konuda benzer cümleleri kurup böyle bir bloğun oluşmasında etken oluyorlar. Bunda AK Partililer’in katkısı yok demiyorum. Bir kısım AK Partili seçimi bir yarış kabul edip kendilerine yarayacak böyle bir fotoğrafın oluşmasını arzu ediyor ve işlerine geliyor. Benzer fırsat muhalefetin eline geçtiğinde kullanmadığını kim söyleyebilir? (Bu tavırları doğru bulduğumu kimse zannetmesin)

FETÖ ve HDP soslu FETÖ bloğu olarak algılanmasının tek sebebi AK Partililer’in ithamları mı? Tüm muhalefet partilerinden böyle anlaşılmasına ve algılanmasına sebep olacak hiç tutum ve davranışlar sergilenmiyor mu?

Bu seçimlerde belirleyici olan etken 7 Haziran’da kendisine sarı kart gösteren AK Parti’nin kendi yüzde 10’u.

O seçimde sandığa gitmeyen veya AK Parti’ye oy vermeyen kesimi ciddi manada anlama gayretinde olan ve bunun için çalışma yapan oldu mu? (Recep Tayyip Erdoğan bunu fark etti “metal yorgunluğu” diyerek bazı değişikliklere gitti).  AK Parti Teşkilatları dahil muhalefet de izlemekle yetindi.

İsterseniz anketleri falan filanı bir kenara bırakarak şu sorulara bir cevap arayalım.

Gerek 1 Kasım’da ve gerekse 16 Nisan’da AK Parti’ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a oy verenlerin tamamı her şey çok mükemmel olduğu için ve kendi fikriyatı ile yüzde yüz örtüştüğü için mi oy verdi?

Bir de karşı tarafa soralım 1 Kasım’dan bu yana muhalefetteki tüm partiler AK Parti’ye ve Recep Tayyip Erdoğan’a oy veren seçmenin arzuları istikametinde yeni projeler üretip artık umut vermeye mi başladı?

Burada ben sizi yönlendirmiş olmayayım. Siz bu sorular ışığında kendi kanaatinizi oluşturun.

Çok keskin olarak gözü kapalı oy verecekleri veya her ne olursa olsun asla oy vermeyecekleri bir kenarda bırakırsak; AK Parti dahil kendisini temsil eden hiçbir siyasi parti bulamayan hiçbir kimse yok mudur? “Beni ve ideallerimi yüzde yüz temsil etsin de isterse barajı aşamasın hatta isterse yüzde 1 oy alsın” diyebilecek tüm seçmenler içinde yüzde 1 veya yüzde 2’lik bir kesim çıkmaz mı?

Zaten seçimlerin sonucunu etkileyecek olan kesim de bu kesim eğil mi?

Yani SP dahil tüm diğer muhalefet partilerinin “O yüzde 10’luk kesimden ya da hiç olmazsa son bahsettiğimim yüzde 2’lik kesimin oyunu neden alamadığını sorgulamaları gerekmez mi?

Az daha unutuyordum; bir de demokrasiden-seçimlerden umudunu kesip sandığa gitmeyi dahi gerekli görmeyenler de var.

Bazılarının “Biz ne yaparsak yapalım seçmen bize oy veriyor” mantığını da artık terk etmesi lazım.

Vatandaşı/seçmeni anlamaya çalışmamak herkes için ciddi sonuçlar doğurur.

Testi kırıldıktan sonra yol göstermeye çalışacak nasıl olsa haddinden fazla kişi olacak. O kervana dahil olmamak ve geç kalmadan bugünden “öldürmek için değil, oldurmak ve yaşatmak” için söylemeye, yazıp çizmeye gayret edeceğiz.