Matematikten sıkılan lise bir öğrencisinin defterin kenarına karaladıkları gibi, yani çocukluğumda hep yaptığım gibi hayatın kenarını karalamaya başladım. Oraya martılar, serçeler, küçük de olsa bir güneş kondurdum. Hem o da sevdi bu oyunu, sardunyalı bir kahve çiziverdi kenarına. Ne vardı ki bunda İzmir? Buğulu cama güneş çizerken kırılacağını ve her tarafımın kesileceğini nereden bilirdim?
Sıkıldım hep seninle baş başa kalmaktan İzmir. Ben küçücük adam, sen koca şehir, adaletsizlik bu be İzmir! Ne kadar yalnızım görmüyor musun? Kalelerini korumak için kendini koruyanlar benim küçücük ve masum çakıl taşlarımı da kendilerine duvar yapıp kaçtılar. Çırılçıplak koca dünyanın ortasında, savunmasız, kalakaldım. Oyunumu bozdular. Mızıkçılık ettiler. Oyuncaklarımı kırdılar. Git başımdan giiit! Kemancını, dilencini, Pasaport’unu, Kemeraltı’nı, vapurunu, çayını, çorbanı, sabahını, akşamını, martını, serçeni, al da giiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiit!
İzmir, uykum var. İzmir günlerdir uykusuzum. Sorma bana neden niçin diye. Uyumak istiyorum. Eğer beni çok düşünüyorsan eski gecelerimi geri getir. Bana ait olan dünyamı, içinde asla ne olduğunu bilmediğim ve açmadığım hediye kutumu getir. Hayal kurmak istiyorum. Küçük Prens gibi. Kapat bütün pencerelerini İzmir. Hiçbir serçe girmesin içeri. Kör et beni. Görmeyeyim kimsenin gözünün içindeki gülü. Sağır et beni, duymayayım hiçbir şarkıyı. Hatta bomba et patlat beni. Tam da burada, Konak Meydanı’nda kanamalı bir yürekle sövüyorum işte. Gücün yetiyorsa getir gözlerimin son sahibini. Getiremiyorsan git kurban olayım git başımdan.
Ben, körfez kaybolmasın, aşıklar
susuz kalmasın diye Abdülhamit
Han’ın yatağını bozduğu
Gediz’in sahipsiz oğluydum
Ey! şehir
Şehriyar İzmir
Kanayan ve kanadıkça güzelleşen şehir
Körfezine vurmuş bir erkek ölüsüyüm
Şimdi; anaların doğurmuyor
yabancı yüzüm suyunda aksini bulmuyor
Vur yüzüme
Savur beni gavur
De ki; Aşka yaşın tutmuyor
Siz de biliyorsunuz ey! Şehir ahalisi
Sivilceli sultanlar
Etiket bakışlılar
Kuyruk akşamları
Otobüs durakları
Pasaport kaçamakları
Siz de biliyorsunuz
Ben bu kentin çözülmemiş diliyim
Size bildik sokaklara serseriyim
“Beni sarışın meleklere
Kumral sorularla sorun”
Ben martı kanadında kara
Serçe yürekli korkunç biriyim
Ey! akşam
Ey! batan
Ey! ufkumda solan nar çiçeğim
Çözüyorum bulutlardan kırmızı entarini
Eteklerinde namus gibiyim
Kaçarım şimdi
Kimim kimsem bir kız ismi
Göğsümü Fırat’a
Aşkımı Sırat’a saklar gibiyim
Vur yüzüme
Savur beni gavur
De ki; Aşka yaşın tutmuyor