Bayram sonrası bir iş seyahati dolayısıyla Karadeniz sahil hattındaydım. Karadeniz’de otel doluluk oranları yüzde 100. İstanbul’dan Karedeniz illerine, Karadeniz’den İstanbul istikametine uçaklarda, otobüslerde yer bulabilmek neredeyse imkânsız. Bölgede görüştüğüm belediye başkanlarından aldığım bilgilere göre bölgedeki Arap turist sayısı oranı, toplam turist sayısının yüzde 60-70’ini oluşturuyor. Karedeniz halkı Arap turistten memnun çünkü Arap turistler diğer turistlere göre daha yüksek harcama yapıyor. Üstelik Arap turistler kültürel olarak da bölge ile uyumlular. Güneydoğuda patlayan bombalar, sınır ötesine yapılan operasyonlar bu ilgiyi azaltır mı? Henüz isabetli bir kestirimde bulunmak zor. Ancak 8 Haziran sonrası yatırımcı Araplarda bir tutum değişikliği oluştuğu ve daha temkinli hareket etmeye başladıkları bir gerçek. Mesela bizim de yatırım danışmanlığı yaptığımız birçok Arap yatırımcı seçim sonrası yatırım kararlarını beklemeye aldı.

Tolstoy savaşların galibi olmaz der. Az kaybedeni olur. Savaş başladığında kimin kazanacağını kimin kaybedeceğini ise meşhur Çinli General Sun Tzu bize 2 bin 500 yıl önce ifade etmiştir. Savaşı bir yönetim ve strateji oyunu olarak resmetmiş olan Sun Tzu, “Beş faktörü kim iyi bilir ve yönetirse galip o gelir” der. Beş faktör moral, gök, yer, komutan, metot ve disiplindir. Görüldüğü üzere beş faktörün sadece ikisi teknik konulardır. Savaşı kazanmanın yolu haklı bir dava, iyi bir yönetim organizasyondan geçer. Savaş sanatı ustası Sun Tzu “Düşmana savaşmadan boyun eğdirmek, maharetin doruk noktasıdır” der. Maalesef Türkiye düşmana savaşmadan boyun eğdirme konusunda sonuca ulaşamamıştır. Çözüm Süreci boyunca düşmanın stratejine saldıramamış, düşmanın müttefikleri ile bağlarını kesememiş, düşmanına karşı moral üstünlüğünü koruyamamıştır. Maddi ve gayri maddi kaynaklar yeterince iyi kullanılamamıştır. Türkiye’de her alanda verilen teşvik ve hibelerin aslan payı bölgeye aktarılırken, bölge insanı toplam sosyal yardımların nerdeyse yüzde 70lerini alıyorken bu ekonomik kaynaklar heba olup gitmiştir. Bunda bölge siyasetinde güvenilen siyaset ağalarının AK Parti genel merkezini manipüle etmesinin önemli etkisi vardır. Bu siyaset ağaları kendilerine rant, bölge halkına beleşçilik ve tembellik sağlayan politikaları allayıp pullayıp genel merkeze pazarlamıştır.

Şimdi gelinen bu noktada savaşmaktan başka seçeneği kalmayan Türkiye savaştaki moral, ahlak, fiziki güç ve ekonomik gücünü doğru stratejik hamleler ve yönetim etkinliği ile zafere ulaştırmalıdır. Buna her zaman olduğundan daha yakındır. Kazanılacak olan hızlı askeri zaferin ardından, mutlak suretle etkinliğe, verimliliğe, üretime dönüşecek doğru ekonomi politikası ile Türkiye dün olduğundan daha fazla yatırımcı ve turist çekme kapasitesine sahip olacaktır. Bugün Karadeniz sahillerinde görülen canlılık ve hareketliliğin Tatvan’da, Harran’da, Urfa’da Diyarbakır’da olmaması için hiçbir sebep yoktur.