Dün, barışa yönelik atılan tarihi ve hayati derecede mühim adıma dair yazık.

Ümmet için, yarınlarımız için ve birkaç yüz yıldır gadre uğratılan bu toprakların çocuklarının mutluluğu için…

Barıştan rahatsız olan emperyalist güçlerin eli armut toplamıyor ama…

Aportta bekliyorlar ve bütün imkanları kullanmaya azimliler.

Onlara, Türkiye’de bu imkanı sağlamak bir yana adeta sıfırdan üretecek bir kesimin var olduğu, tartışılmaz bir hakikat ne yazık ki.

Marjinal terör örgütlerinden elindeki kalemi, gözünü kırpmadan kalaşnikof gibi kullanan birtakım yazar makulesine varıncaya kadar, geniş bir yelpazeye yayılmış yeminli Türkiye düşmanları, bahsini ettiğimiz kesimin gönüllü provokatörleri olarak mevzilerine çoktan konuşlanmışlar.

Kelimenin tam manasıyla çıldırmış durumdalar.

Apo’nun kendilerine ihanet ettiğini düşünüyorlar açıkçası.

Birçoğu, Kürt ölümlerinden büyük bir memnuniyet duyduklarını yazıp çiziyordu daha düne kadar.

Buna mukabil ölen Türk çocukları da umurlarında bile değildi.

Barış olursa, “AK Parti’ye ve Tayyip Erdoğan’a yarar” diyorlar.

Türkiye’ye, bu ülkenin zulme uğramış cefakeş insanlarına, bölgenin tamamına ve hatta mazlum halklara yarayacak olmasıyla ilgili değiller.

Hatta bundan ciddi bir şekilde rahatsızlar.

Bu yüzden, türlü şeytanlıklara ve hilelere başvuracaklar kuşkusuz.

Barışı isteyen kesimden çıkacak bütün sesleri, olumsuz algı süzgecinden geçirerek fitne üretmeye çalışacaklar.

Marjinal ve kötücül örgütleri sokağa çağıracaklar…

ABD-İsrail ve Avrupa’dan yandaş bulma çabalarını hızlandıracak, Türkiye aleyhine metinler yazdırma gayreti içerisine girecekler…

Ve tabii ki, iplerini ellerine verdikleri paralel ihanet çetesinin tezviratlarına çanak tutacaklar her vesileyle.

Hasan Cemallerin, Cengiz Çandarların, Doğu Perinçeklerin, şu sıralar tamamen Kemalist bir formasyon kazanan kimi eski İslamcıların ve kapitalist şer odaklarının seslerine, Kılıçdaroğlu’nun, Bahçeli’nin ve bilumum sözde muhalif siyasilerin seslerini ekleyecekler, orkestra şefliğini FG’nin yaptığı bu uğursuz ve hain koronun kakofonisine…

Tam bu noktada, diğerleri gibi ipini paralel ihanete kaptırmış Selahattin Demirtaş için de bir parantez açmak gerekiyor. Zira barışı ister gibi görünüyor olsa da savaş lobisinin ‘hizmetine’ asker yazılmış bu sıralar.

Aslında i’rapta mahalli yok ama 6-7 Ekim’de yaptığı ‘sokağa çıkma’ çağrısıyla ciddi bir kaosa neden olduğu için, birkaç cümleyle de olsa dikkat çekmek gerekti.

Barışa ihanet etmeye ve saçmalamaya bir an önce son vermeli diye düşünüyoruz.

Barış için yüreğini ortaya koymak, bunu hayata geçirmek ve kararlılıkla sürdürmek zor iştir, biliyoruz elbet!

Mezkur uyarı da bu yüzden değil mi zaten.

Zorlu bir sürecin, önemli kırılma noktalarından birinden geçerken “Aman dikkat!” kabilinden bir ikaz, sanırım önemli.