PROSPEKTÜS

Döndür değirmeni İrfan! Öğütülsün yemler. Bu topraklarda mevaşiden bol ne var? At önlerine yemi, şuurunu azgın nefsine teslim eden bir sarhoş gibi, dilediğince geviş getirsinler… Ucuz demagojilerimi uyanırlar diye de korkma sakın. Sen cesaret, metanet ve filhakika muhalefet ehlisin sonuç itibariyle(!) Sana itimatları tam…

Her ne kadar patronlarınla aynı şiveyi konuşsan da bu işlerin naturası itibariyle bir yerden sonra cüzdanın cazibesi ağır basıyor. Ama hayır! Kabul etmiyorum! Sen, reyting haşmetmeablarından yediğin ağır sille sebebiyle değil, Türkiye’nin potansiyel belası monarşizme(?) karşı çıktığın için kovuldun. Tek suçun “hayır’’ demendi. Her fırsatta asparagas haberlerle algı avcılığına soyunan sözde yandaş medya; masum bir demokrat, karanlığa boyun eğmeyen cesur bir aydınlıkçı olman hasebiyle kapıyı gösterdi sana. Halkın isyankâr sesi olduğun için susturuldun.

Ya da öyle gösterildi… Belki de arka planda durum; bir nevi “anlaşmalı boşanma’’ idi… Kim bilir?

Demem o ki stres yapma İrfan’ım. Uyanmazlar! Muntazaman ahlâktan, namustan dem vururlar. Sonra da ecdadın emaneti bir hanımefendiye arsızca sarkıntılık eden, ulu orta bunun geyiğini yapan türdeşlerini hunharca alkışlarlar. O yüzden rahat ol. Bahse konu insan kafalı fikir sazanları; senin bu istibdat masallarını da ekmeğini yediğin patronlarının sinsi provokasyonlarını da çakmazlar! Fakat unutma! Bunlar uyanmasa da teyakkuz erbâbı hâlihazırda uyanıktır. Geç bu sefil numaraları.

TEKLİF

Biliyorsun, bizde prospektüs okunmaz. O halde, az evvel gayet kibar ve kısaca değindiğim iğrenç bir hususu anlayacağın dilden nakledeyim: Sana bir teklifim var… Bana şerefsizliğin filmini çeksene Müjdat! Hikâye umumhanede geçsin. Kelli felli godoşların kahkaha tufanı estirerek giriştikleri ergen muhabbetini resmet bana. Başrolünde sizin Yılmaz’la birlikte oyna. Yan rollere de hayâsızlığın verdiği suni hazzı yüceleştiren şakşakçılarını serpiştir. Sanatın gücünü kullanarak, Türk muhalefetinde gelinen çukur noktayı halkın zihnine çivileyivermiş olursun böylece. Ahir ömründe şu memlekete  -ufak da olsa-  bir hayrın dokunur.

PORTRE

Geri zekâlıların içinde yaşıyoruz. Yalnızca kendi kısıtlı izan dairelerini aşmadan nefes alıp verseler, yâ sabır çeke çeke kenara çekileceğiz. Fakat artık vatandaş için fizikî bir tehdit unsuru haline gelmeye başladılar. Konuşma ve hareket kabiliyetleri, aklî seciyelerinin aksine üst düzey durumda. Küfreden, ısıran, tekmeleyen türleri mevcut. Terliksi hayvan gibi çoğalıyorlar. Her yerdeler. Ev, okul, park, meclis, kafe, minibüs… Baş örtüsü başta olmak üzere, ulvî değerlerin tümüne alerjik reaksiyon gösteriyorlar. Putperest kimlikleriyle meşhurlar. Yeni ve özgürlükçü düzenin kaybedenleri olmak vesilesiyle çektikleri sancıların yanında, sarsıldıkları nizama karşı muazzam bir psikolojik adaptasyon problemiyle cebelleşiyorlar. Nesilden nesile aktarılagelen irin dolu nefretin sadık, aptal ve saldırgan köleleri…

Hayatta kalma mücadelesi veriyoruz…