Geçtiğimiz gün Davutoğlu’nun CNN Internatıonal’a verdiği röportaj da “ Tarafsız gazeteci” Amanpour, “Siz ve AB terör örgütü olarak kabul ediyor olabilir fakat ABD sahada onlarla hareket ediyor. Gerçeği kabul etme zamanı gelmedi mi?

CIA ve Beyaz Sarayın göz bebeği “Tarafsız gazeteci” Amanpour’un yönelttiği soru her şeyi özetliyor aslında.

Evet PKK bir terör örgütü, YPG ve PYD Suriye uzantısı.

Ama ABD sahada onlarla işbirliği halinde ve olmaya devam edecek.

ABD tavrını çekinmeden ortaya koymakla kalmıyor, aynı zamanda dikte etmeye çalışıyor.

Türkiye açısından ortada duran tehlikenin boyutlarını tam anlamıyla kavradığımız konusunda ciddi kuşkularım var.

Gerçek şu ki, Sykes_ Picot anlaşması güncellendi ve yeni içeriği ile hayata geçiyor.

Ortadoğu ve İslam coğrafyası paramparça edilecek.

Bundan son derece kararlılar ve gerçekleşene kadar durmayacaklar.

1991 yılında Irak’ın ilk işgali ile çizilen harita gerçeğe dönüştürülecek.

Merkezi Suriye’nin kuzeyinde, yüzölçümü ve demografik nüfuz alanı olabildiğince geniş bir Kürdistan’ın kurulması adına uluslararası bir konsorsiyum var.

Yeni Ortadoğu sekülerist bir ontolojik zemin üzerinde inşa edilecek.

Başından beri Suriye meselesine bu denli müdahil olunmasının sebebi ,tezgahlanan karanlık oyunu bozmak içindi.

Gelişmeler şuan için bizim aleyhimize işlese de, ,içeride atacağımız akılcı ve soğukkanlı adımlarla durumu tersine çevirmek mümkün.

İran, ABD, Esad ve Rusya ile tam bir işbirliği içinde hareket etmenin verdiği güç ve güvenle PKK, bölgede hendek terörizmini sürdürürken Kürt halkının desteğini alamıyor.

5 aydır süren sokağa çıkma yasağı.

Göç eden yüzbinlerce insan.

Hayatını kaybeden kadın, çocuk ve yaşlılar.

Ekonomisi, sosyal yaşamı mahvolmuş şehirler.

Buna rağmen Kürtler direniyor.

PKK’nın her türlü baskı, tehdit ve zulümlerine rağmen inadına direniyor.

Kürtler bölünmek istemiyor,

Öz yönetim, özerklik istemiyor,

Ülkelerinden kopmak istemiyor,

Birlikte kardeşçe yaşamak istiyor.

Ve bu uğurda PKK ya direniyor.

Hastalıklı, paçoz milliyetçi söylemler ile ötekileştirilmeye çalışılan, manevi olarak yalnız bırakılan Kürtler hala direniyor.

Terörle mücadele zerre taviz verilmeden aynı kararlılıkla sürdürülmeli.

Ancak bu yeterli değil.

Mesele sadece bu konseptin içine sıkıştırılmamalı.

Acilen etkili hamleler yapılmalı.

Suriye üzerinden içimizde oynanmak istenen karanlık oyunların önüne geçebilmek, ancak soğukkanlı ve gerçekçi adımlar ile olabilir.

HDP, PKK’nın güdümünde bir siyaset anlayışından asla vazgeçmeyecektir.

Şuana kadar yaptıkları Show dan ibaret. Yalan dolan siyasetleri ile git gide itibar kaybediyorlar.

Tam bu nokta da Hükumet, PKK ve HDP’nin Kürt halkı üzerindeki etki ve nüfuz alanını ortadan kaldırmak adına bulunmaz bir fırsat yakalamış durumda.

“Yeni Anayasa reformu” bu bağlamda önemli bir başlık.

Bununla beraber, uygulanan reformist ve bölge halkını destekleyici politikalar daha da etkinleşirse, güçlü sonuçlar verecektir.

Hükumet son derece akılcı.

Aynı refleksleri bürokraside göstermeli.

Erdoğan, kaymakamlara verdiği mesajda bunu çok açık bir şekilde ifade etti.

“Statükonun gardiyanlığını yapan bir bürokrasi ülkeye sadece patinaj yaptırır”

Terörü istismar aracı olarak kullanmaya çalışan bir paralel yapılanma var.

Kaostan rant devşirmeye çalışan odaklar var.

Bunların yaşam alanı oluşturmasına asla izin verilmemeli.

90 yılların yöntemleri intihar olur.

Bile bile kendi kafamıza sıkmak olur.

Ortadoğu’da kurulan tuzaklara göz göre göre düşmek olur.

Tehlike sanıldığında daha büyük.

PKK ve müttefikleri, ülkemizin doğusunda yeni bir çekiç güç oluşturmak istiyor.

Uyanık olmalıyız.