Bilirsiniz işte. Çölde kalmış insanlar gördükleri veya gördüklerini zannettikleri her şeyi vahaya benzetirler. Bu vahadan su içmeyi hayal ederler, gölgelenmeyi ümit ederler. İlkinde normal karşılansa da tekrarı fazla durumlarda kişinin akıl melekelerinin gitmesinden korkulur. Maazallah sanrılanır, delirir en iyi ihtimalle kendi kendisine gülmeye filan başlar ki gerisini varın siz düşünün.
Algı operasyonları son hızıyla devam ediyor. Batı kaynaklı akıl hocalığı şefliğinde içeride okyanus medyası, tüm enstrümanlarını algı oluşturmak üzere ölesiye, büyük bir iştahla kullanıyor. Washington Post gazetesi; “ Kürtler Türkiye tarafından bombalandığı esnada IŞİD’e karşı savaşıyorlardı” gibi bir haber yaparak manipülasyon ve kaos oluşturmaya çalışıyor.
Sarp dağlarda, Kandilde sivil insan görmek veya gördüğünü iddia etmek de tıpkı yukarıdaki çölde kalmış insanın malum durumu gibidir. Okyanus medyası, batılı algı orkestrası şefinin yönlendirmesiyle olaya farklı bir pencere(!) açıyor. STV, haber bültenlerinde TSK’nın Kandilde sivilleri bombaladığına dair bir sanrı ortaya koyuyor. Şaşırmadık. Zira, Gülencilerin çoğunda sanrılanma ve yoku var varı yok gibi görme oldukça yaygınlaştı. PKK sivil halk oldu, sivil halk, sakalı uzun diye Işidci ilan edildi. Hükümete saldıran herkesin iyisi de iyi, kötüsü de iyi oldu. Hükümet; “ben Türkiye’nin yanındayım” dese bu durumda, “sen yanındaysan ben Türkiye’nin karşısındayım” denilir oldu.
HDP lideri Demirtaş, asgari elfaz ile maksimum yalan söyleme sanatını kullanırken mübalağa ve tecahül-i arif sanatı ile süsleme yapmaktan geri durmuyor.
Bu süslemeyi Nazlı Ilıcak gibi daldan dala atlayanlar ise taçlandırıyor ki algı operasyonlarına ellerinden geldiğince katkı sağlamaya çalışıyorlar. Demirtaş, PKK’ya ve yaptıklarına rağmen; “biz barış istiyoruz” diyor. Tüm vatandaşların aklı ile alay ediyor. Nazlı Ilıcak; “HDP’ye oy verdim pişman değilim. Demirtaş iktidarın savaş tezgahı karşısında barıştan yana tercihini açıkladı” diyor.
Demirtaş, “şu anda yürütülen bütün hava, kara, medya operasyonlarının amaçlarından biri de erken seçimlerde HDP’yi vurmaktır.” diyor. Okyanus medyasından bir ses Mustafa Kirazlı, hemen destek mesajları veriyor: “Dini siyasete alet ediyorlar diye kızıyorduk, savaşı bile siyasete alet ettiklerine şahit olduk. Bunların dini siyaset olmuş”. Fazla söze ne hacet.
Halkın HDP’ye verdiği desteği PKK’ya verilmiş gibi algılayan aklıevveller PKK terör örgütünü meşrulaştırmaya gayret etmektedirler. PKK bir terör örgütüdür. HDP her ne kadar PKK’nın bir siyasi uzantısı olsa da HDP’den halkın beklentisi, PKK’nın silahı bırakıp lağvedilmesi idi. Bırakın bu beklentinin karşılanmasını, binbir algı operasyonu, manipülasyon, yalan haber, silahlı veya silahsız eylem ile PKK’yı bir siyasi güç olarak gösterip Türkiye’nin karşısına koymaya çalışmaktalar. Bu nafile gayret bir taraftan halkın oyları ile meclise girmiş meşru HDP’nin meşruiyetini daha fazla bitirip, PKK’nın ise zorla da olsa yok edilmesini hızlandıracaktır.