Şimdi sizin aklınızda iki soru var; neden, AK Parti teşkilatlarını anlatmaya Pendik’ten başlayıp Çatalca’da bitirdiğim ve bu yazının sonunun nereye geleceği. En ufak bir endişeniz olmasın ne yazacaksam “Yeni AK Parti”nin ayaklarının yere sağlam basması adına ve önümüzdeki kritik 2023 seçimlerinin sorunsuz geçmesi adına yazacağım.
Pendik’ten başlıyorum ki belki de siyasetin yaşandığı en hararetli ilçe olması ve son İBB Başkanlığı seçimlerinde AK Parti’nin İstanbul’da kaybetmediği tek sahil ilçesi olması. Çatalca ile bitirmemin nedeni ise İstanbul’un yüzölçümü olarak en büyük ilçesi olması. Amaç İstanbul’un bir uçundan bir ucunu baz alarak yani “İstanbul demek Türkiye demek” şiarından hareketle AK Parti’nin Türkiye’deki teşkilat haritasını çıkarmak. Neden mi?
AK Parti yeni bir değişim ve dönüşüm sürecine girerken ve üstüne üstelik Sayın Başkan Erdoğan’ın; “En alttan en tepeye kadar üzerimize düşenleri muhakkak yerine getireceğiz” söylemleri üzerine bizzat bende Başkanımız Erdoğan’a karınca kararınca yardım etmek istiyorum. Çünkü; AK Parti Türkiye’nin yarınları demek…
Bu fikirsel bazdaki yardımlarla beraber AK Parti’de ekim ayıyla birlikte başlayacak olan kongre süreçlerine ve teşkilatlara yönelik “ilkeler ve değerler” eğitimine de katkı sunacağımızdan zerre şüphemiz yok.
Halkın mesajı gayet net. Halk illerde ve ilçelerde temsiliyet istiyor. Yapılan temayül yoklamalarının prosedürden öteye geçmesini istiyor. Halkın istemediği adayları milletvekillerinin ya da bakanların istemesi ve halkın yumuşak karnı kullanılarak (“Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti” hayranlığı) makam sahibi edilmeleri bugün gelinen kayıpların en önemli sebeplerindendir. Şu an belki havanda su dövüyor olabilirim ama bir grup toplantısında atıf yapılarak bu konunun gündeme getirilmeyeceğini kimse bilemez. Çünkü bunlar olmayan şeyler değil.
Türkiye’nin çeşitli illerinden, ilçelerinden olsun bu meselelerle ilgili yazdığım için onlarca mesaj almaktayım. Bilirsiniz; teşkilattaki sorunlar işte… Ama içlerinden bazıları var ki şaşılacak derece de enteresan. İl de ya da ilçe de bulunan bir teşkilat neden oranın vakıflarını da kontrol edip tek elde toplamak istesin ki? Vakıfların başındaki kişilere karşı neden mobbing uygulasınlar ki? Ya da gençlik kollarının atamış olduğu bir teşkilat görevlisini ana kademe neden istemesin ki? İç içe geçmiş onca karmaşık anlamlandırılamayan problemler dizisi…
Verilecek olan “ilkeler ve değerler” eğitimi kaybedilmeye yüz tutmuş tüm ilke ve değerlerimizi umarım tekrardan hatırlatır. Bu hatırlatmayla birlikte halkın isteklerine kulak vermekte büyük bir problemi ortadan kaldıracağına inanıyorum. İl ve ilçelerdeki kastlaşmış ve mental yorgunluğa uğramış teşkilat yapıları yerini “Yeni Ömer’ler ve Yusuf’lara” bırakmalı.
Bir yara açıldığında yeni hücreler onu kapatmak için bir araya gelir. Bunu yapmazlarsa vücut ölür. Bir yara var ve yeni hücrelerin bir araya gelmesi gerekiyor. Bu hücreler bir araya gelince önce çoğalır; yarayı kapatır, organı yeniden çalışır hale getirir.