17-25 Aralık’tan sonra Paralel Yapı ile ilgili Cumhurbaşkanı veya Başbakan’ın alenen yaptığı her eleştiriden sonra birtakım çevreler; ‘daha düne kadar onlarla birlikteydiniz, onları siz beslediniz, şimdi ne oldu da böyle oldu?’ edebiyatıyla bir çeşit karalama yapmaya çalışmışlardı. Halen de devam eden belki de tutunacak başka dal bulamadıklarından ortaya koydukları bu tavır, özellikle sol cenahta bir umut kapısı olmaya devam ediyor.

Bu kapıdan geçiş olup olmadığı hususuna bir göz atalım. Siyasi iktidarın Paralel’le iş tuttuğu iddiası üzerine bir fikir yürütmesiyle zihinlerde beliren şu sorulara cevap vermek gerekir evvelâ.

1. Erdoğan’ın Paralel bir örgüt yapılanmasının faaliyetlerini bildiği halde, Ergenekon diye adlandırılmış olan diğer bir yapıyı bunlar vesilesiyle bitirme düşüncesi var mıydı acaba?

2. Yine Erdoğan’ın, cemaat olarak bilinen bir organizasyonun hakikaten böyle bir yapısının olduğunu bilmeden, sırf alınlarında secde izi var diye onlara güvenmiş olması, zarar gelmeyeceğinden emin davranması şeklinde bir tavır içinde mi olmuştu acaba?

Eğer birinci maddedeki düşünceye muhatap bir duruş ortaya koymuş ise bu durumda böyle zekice bir siyasi planın önünde tüm dünyanın şapka çıkartması, ceket iliklemesi gerekmez mi? Ancak ben böyle olmadığını düşünüyorum. Zira bu yapıyı kullanmak amaçlı bilerek büyütmüşse kolayca bitirebilmiş olmalıydı. Ki halen birçok bakanlığın içinde bunların olduğunu bildiklerinden ve fakat 657 mevzuatından dolayı elleri kolları bağlandığından dem vurmaktadır.

Yok bu değil de ikinci maddeyle belirttiğim kimilerince ferasetsizlik olarak nitelendirilen Müslümanca bir tavır gösterip alınlarındaki secde izine dayanan güven ve emniyet hissiyle hüsn-ü zan edip erken tedbir alma gafleti haiz olmuşsa, bu durumda da yine onlarla iş tutmuş olma sınıfının dışında kalmış oluyor.

Erdoğan millete kesin bir anlayışla devletin bekası ve bütünlüğüne muhalif bir faaliyette bulunma ihtimalinin olmayacağını izah etmiş, millet de bu 1 Kasım seçimiyle birlikte bunu kendilerine ispat ettiğini ikrar etmiştir.

Burada asıl mesele, Erdoğan’ın bilerek kullandı veya bilmeyerek aldandığından çok malum yapıyı, onun yaptıklarını, hangi dış güçlerle zifiri karanlık ilişkiler kurduklarını vs. tüm tezgâhları gördükten sonra onlarla birlikte olma gayretinde bulunanların aymazlığıdır. Devletin iflası için çalışıp yedi düvel ile birlik olan içerideki haşhaşilerin hangi ulvi emeline meftun olarak iş tutmuş olmalarıdır. Devletin askerine polisine silah sıkıp anaların yüreklerini dağlayan bu terör tayfasıyla hangi ortak noktada buluşabilmiş olmalarıdır. Vesselam!