Geçtiğimiz hafta Türkiye’ye gelen ABD başkan yardımcısı Pence ve maiyetindeki heyetle yapılan görüşmeler neticesinde, “Barış Pınarı” operasyonunun 120 saat yani 5 gün durdurulması hususunda anlaşmaya varıldı. Bu süre içinde PYD geri çekilecek denildi. Buna karşılık 32 km’lik bir güvenli bölge üzerinde anlaşma sağlandı. Trump tweetler atıp Başkan Erdoğan’a teşekkür etti. Buraya kadar her şey normal ve olması gereken olarak doğal seyrinde devam etti. Lakin işin aslının böyle olmadığı ve aslında PYD’nin zaman kazanmaya çalıştığı yorumları ortalıkta dolaşmaya başladı. Peki, PYD kendi başına böylesi bir saldırılar manzumesine devam edebilir mi?

PYD tarzı örgütler kullanışlı oldukları ölçüde elde tutulurlar. Eğer kullanım özelliklerini kaybederlerse yani adları ve kadroları değiştirilir ya da içlerinden çıkarılan yeni örgütler tarafından yok edilirler. Tarih bu tür operasyonlarla doludur. PYD süreçte kullanılabilir bir örgüt olduğunu ispatlamış ve üst aklın emirlerini harfiyen yerine getiren bir örgüt olarak “örgütsel aklın” kitabını yazmıştır. Gâh ABD ile gâh Rusya ile gâh diğer emperyalist ülkelerle iş tutarak hayatiyetini idame ettirmiştir.

Türkiye’nin düzenlediği “Barış Pınarı” operasyonu nedeniyle bölgede bulunan elli civarındaki ülkenin birden ayaklanmasının asıl nedeni bu örgütle kurdukları ilişkilerin ifşa olması veya olacak olmasıdır. Bölgede DEAŞ eksenli çatışma yapısının içine yönlendirici olarak sızdırılmış olan militanların ifşa olması ve bu ülkelerin kendi ajanlarını himayelerine alarak bölgeden çıkartmasıyla bölgede etkinlerinin kırılacak olması PYD’nin aslında neden devam ettirilmek istendiğini de göstermektedir.

Peki, bu saatten sonra neler olur sorusu birçoğumuzun kafasını kurcalamaktadır. Malum yapılmış bir anlaşma var ve bir tarafın etkisindekiler anlaşmaya uymamak üzere hareket ediyor. Muhtemelen salı günü Putin-Erdoğan görüşmesinin neticesi PYD’nin mecburen çıkması ya da ayak direyerek kalmaya çalışması şeklinde tezahür edecektir. Ama her halukârda bölge eskisi gibi olmayacaktır. Türkiye üstündeki mülteci baskısını azaltmak, sınırlarının hemen altındaki fiili terör yapısını etkisiz kılmak ve oynanan oyunları bozmak için harekâtından vazgeçmeyecektir.

Sıcak bir hafta bizi bekliyor. Harekâtın devamı veya bölgenin temizlenmesi için karar verilmesi arasında olan dünyanın bölgedeki çatışmaların bitirilmesi için Türkiye’ye destek olması gerekiyor. Dünyanın bir sükûnete ihtiyacı var, bunun ilk adımı artık Suriye olmalı. Tabi buna içi muhalefetin de katkısının olmasını da bekliyoruz. Yapıcı muhalefet yaptığını iddia eden tüm yapıların ortak Türkiye paydasında bir araya gelme vakti geldi de geçiyor. Yine bu hafta Başkan Erdoğan’ın muhalefet liderlerini Beştepe’ye davet edip, operasyonla ilgili bilgi vereceğini de beklemeliyiz.

Türkiye operasyonu dünyaya anlatma hususunda bazı eksiklikler yaşadı. Trump’un tweetleri eksikleri kapatsa da kendimizi anlatma eksikliğimiz devam ediyor. Özelikle Arap ve İran kamuoyuna hitap edememek büyük eksikliğimiz olarak duruyor. Bazı gazeteci arkadaşlar Arap kamuoyuna hitap eden tweetler atarak bilgilendirme yapsa da (özellikle Zeynep Karataş) İran kamuoyuna sadece İram’daki hocalarımızın bilgilendirme yapması bilgilendirme eksiğini ortaya koymakta. Bu tür bilgilendirmelerin arttırılması gerekiyor. Aksi takdirde yüzde yüz haklı davaları anlatmada eksik kalmaya devam edeceğiz.

Selam ile efendim…