Bir an önce üstümüzden defetmemiz gereken bir derdimiz var: “Darbe Anayasası”. Mağduriyetlerin, faili meçhullerin ve Kenan Evren’lerin Anayasası. Hâlâ bu Anayasa yürürlükteyken verilen özgürlükler, yapılan reformlar ve dahası sadece geçici bir serap hükmündedir. Yeni geleceklerin zulümlerine gayriihtiyari müsaadedir. Bundan dolayıdır ki hükümetin en büyük derdinin “Yeni Anayasa” olması gerekir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz gün gazetecilerin sorularını cevapladı. Anamuhalefete 4 partinin bulunduğu Anayasa Komisyonu’nun mutabakata vardığı 61 madde için referanduma gitme çağrısı yaptı. Bu 4 parti samimiyse eğer bu teklifi düşünmeden kabul etmeleri gerekir. Temel hak ve özgürlüklerin yer aldığı bu 61 maddenin kimseye zararı olmasa gerek. CHP, 2010 Referandumu’nda olduğu gibi belirsizliği bahane edemeyecek ve HDP’nin de boykot edebileceği bir durum olmayacak. MHP’nin takınacağı tavır ne olur? Orası kestirilmesi zor bir durum.
Başkanlık Sistemi’ne dönersek 3 ihtimal gözüküyor: Başkanlık, Yarı Başkanlık ve Partili Cumhurbaşkanlığı. Başkanlık Sistemi olmasa da Yarı Başkanlık Sistemi’nin şu anda fiili olarak uygulandığını söyleyebilirim. Fakat 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde halkın tepkisine bakılırsa; Başkanlık Sistemi için biraz daha beklemek gerekiyor. Hem Türkiye için öncelik sistem değişikliği değil; Anayasa olmalı. Anayasa değişmeden yapılan her şey, havanda su dövmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Başkanlık Sistemi; üzerinde durulup düşünülmesi gereken bir sistem. Kuvvetler Ayrılığı ilkesiyle ‘yasama ile yürütme’nin birbirini denetleyeceği, karar alma mekanizmasının hızlı işleyeceği ve böylelikle istikrara doğrudan etki edecek bir sistemi kestirip atmak; akıl kârı değil. Parlamenter Sistem’in siyasi tarihimizde nelere mal olduğu aşikâr. Bu yüzden kesin redde mahkûm bırakmasak da Parlamenter Sistem’in mükemmel olduğunu iddia etmek abes kaçacaktır.
Bu konuyla ilgili intelijansiya cenahından çok büyük sesler yükseliyor. “Başkanlık bize göre değil, Türkiye bu sisteme uygun bir ülke değil” diye tepkiler duyuyoruz sürekli. Anadan doğma Parlamenter Sistem’de olan bir millet kıvamına oturtulmuş, ha bire “demokrasi” kelimesiyle pohpohlanır olmuşuz. Hak ve adaletten çok; çağdaşlık ve laiklik kelimeleri kulaklarımıza küpe olmuş… Asırlarca dünyaya hükmetmiş bir ecdadın frenkmeşreb evlatları bakalım daha ne kadar inkâr edecek aslını!