Son günlerin, haftaların, hatta ayların tek gündem maddesi var: Koronavirüs.
Çin’de başlayıp sonra Avrupa’ya sıçrayan, daha sonra ise tüm dünyayı etkisi altına alıp kasıp kavuran virüs; tüm insanlığın korkulu rüyası oldu.
Peki, bu virüsün bu kadar gündem olmasının sebebi nedir? Bu sorunun cevabını henüz tam manasıyla verebilen kimse yok sanıyorum. Komplo teorileri
havalarda uçuşuyor. (Gerçi komplo teorisi mi yoksa gerçekler mi olduğu noktasında da tam bir fikre sahip değiliz.)
Virüs, laboratuvarda mı üretildi? Biyolojik bir silah mı?
Zalim Çin’in pis insanlarının pis hayvanları yemesi sonucu ortaya çıkan pis bir hastalık mı?
Koronavirüs, gerçekten pislikten mi kaynaklanıyor?
Temiz olursak koronavirüsten kurtulabilir miyiz? Avrupa’da virüsün hızla yayılması kiri pası temizlemek yerine, kiri pası kapatmaya yönelik parfüm, deodorant, losyon vb. kullanmaları ve taharet kültüründen bîhaber olmalarıyla alakalı mı?
Sorular daha da çoğaltılabilir ama cevabı olmadıktan sonra sorular da pek bir anlam ifade etmiyor!..
Ancak hemen hemen herkesin hemfikir olduğu bir konu var: Bu virüs, yayılma şekli, koparılan fırtına ve dünyayı getirdiği nokta normal değil!.. Şu anda bu virüsün yayılma şekli ve dünyaya etkisi akılla, mantıkla açıklanabilecek bir durum olmaktan oldukça uzak!..
Ülkemiz ise hükümetin, özellikle de Sağlık Bakanımızın aldığı tedbirler sayesinde diğer ülkelere göre oldukça hafif atlattı bugüne kadarki süreci…
Ancak bundan sonraki süreç, çok daha önemli ve çok daha dikkatli olunması gereken bir süreçtir. Bu süreç hem biyolojik hem psikolojik açıdan dikkatli olunması gereken bir süreç…
Herkes, dikkatli olmalı…
Milletin moralini, motivasyonunu bozacak eylem ve söylemlerden uzak durmak lazım. Milletin sağlığını tehlikeye atacak hâl ve hareketlerden kaçınmak gerekir.
Ancak maalesef ki her türlü olumsuzluğu hükümete, devlete fatura etmeye; başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere devlet adamlarına saldırmak için fırsata çevirmeye çalışan alçak bir güruh var.
Milleti korku ve paniğe sevk etmek için her türlü yalan haberi, algı operasyonunu yapıyorlar. Bunlar bazen gazeteci, bazen siyasetçi, bazen bilim adamı kisvesiyle kendi devletine ve milletine ihanet ediyor.
Devletimiz, kolluk kuvvetlerimiz ve adalet mekanizmamız, bunları tespit edip çok ağır yaptırımlar uygulamalı… Zaten sıkıntılı olan süreci, daha da sıkıntılı hâle getirmelerine müsaade etmemeli…
Bu virüsün, hastalığın hiç mi olumlu tarafı yok? Var. Hepimize insan olduğumuzu, fani olduğumuzu, ölümlü olduğumuzu hatırlattı.
Kendini insanüstü varlık gören, kibrinden yanına yaklaşılmayanların da bir virüs karşısında bir hiç olabileceğini hepimize gösterdi.
Temmuz 2008’de bu dünyadaki hayatı sona erip ahiret hayatına irtihal eden şair, yazar ve düşünce adamı Erdem Bayazıt,“Bulmak” adlı şiirinde şöyle diyordu:
Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım,
Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım,
Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden,
İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden,
Ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm,
Ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm?
Allah, milletimizi ve Ümmet-i Muhammed’i korusun; devletimize zeval vermesin!..
Ölümü öldürenlere selam olsun!..