Kendini aldatması bireyin psikolojik anlamda sağlıksız olduğunun mutlak bir göstergesi değildir. Önemli olan bireyin her durum ve koşulda kendini aldatmaması ve günlük yaşamdaki deyimiyle “ayaklarının yerden kesilmemesi”dir.
Kendini aldatma; bireyin yaşama daha uyumlu bir biçimde bağlanmasına yardımcı olduğu sürece son derece insani bir olgudur. Ancak kronikleşirse, bireyin narsistik ve bencil bir kişilik görünümüne sahip olmasına, gerçeklikten kopmasına ve sosyal yaşamla bağlarının zayıflamasına yol açar. İnsanoğlunun kendini aldatma kapasitesinin sınırları henüz bilinmemektedir. Ancak “Öldüren gerçekler mi? Yaşatan yalanlar mı?” sorusuna dengeli bir cevap bulabilmek önemlidir.
Kendini bilen Rabbini bilir
Bizi rahatsız eden öz-bilgilerimiz bizi tehdit eder ve bu durumda benliğimizi korumak için bu bilgiyi farkındalığımızdan uzaklaştırmak amacıyla girişimlerde bulunuruz. Aslında insanoğlu kendini aldatmaya eğilimlidir ve bunu ruhsal konforunu sağlamak için ister. Yani birey her durumda ve her koşulda benliğini güçlendirmek ve egosunu rahatlatmak amacıyla kendini aldatmanın yollarını bulmaya çalışır.
Bireyin arzu doyurucu bazı düşünce ve davranışlara sahip olması onun psikolojik sağlığı açısından yararlı görülebilir. Aksi takdirde birey sürekli biçimde salt gerçekle ve hayatın acı verici yönleriyle yüzleşme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak ve sonuçta karamsar bir psikolojik yapıya sahip olacaktır. Ancak bireyin gerçek benliği yani mevcut konumu ile ideal benliği yani olmayı arzuladığı konum arasındaki bağ zayıfladıkça uyumsuzluk ortaya çıkmaktadır.
Patoloji nerede başlar?
Her birey kendini iyi birisi olarak görmeyi arzular ve bireyin böyle bir eğilimde bulunması başlı başına patolojik değildir. Patoloji, bireyin herhangi bir istisna kabul etmeksizin her durumda kendini üstün birisi olarak algılamasıdır. İnsanoğlu yaşamı boyunca zaman zaman küçük ve toplum tarafından hoş görülebilecek hatalar yapabilir. Bunları kabullenmek sağlıklı birey için çok zor değildir. Kronik kendini aldatma eğilimindeki birisi bu küçük hataları yapabileceği olasılığını bile aklına getirmekte zorlanmaktadır.
Kronik kendini aldatma aşırı durumda psikopatlığa yol açabilir. Daima doğru ve dürüst bir yaşam sürdüğünü savunanlar, kendilerinde hiçbir olumsuz özellik olmadığına inandığı için çevreye uyum sağlama zorunda olduğunu düşünmeyebilir. Anti-sosyal kişiliğe sahip kişiler, çevreye verdiği zararı ve diğer insanlara yönelik olumsuz davranışlarını doğal bir hak olarak görmektedir. Ayrıca çevrenin kendilerine uyum sağlamasını beklemekte ve olumsuz davranışlarını görmezden gelmektedir.
Kendini aldatma narsistik kişilikle de ilişkilidir. Narsistler, kendilerini çok önemli olduğunu düşünmekte ve sınırsız başarıya, güce veya üstün bir zihinsel performansa sahip olduğuna inanmaktadır. Kendini aldatan birey de kendini sürekli olduğundan daha iyi bir konumda algıladığı için giderek kendini daha fazla beğenmeye diğer insanları ise küçümsemeye başlayabilir.
Çözüm Mevlana’nın sözlerinde: Ne keser ol hep sana, ne rende ol hep bana, testere ol bir sana bir bana.
Selametle…