Su sesi değil bu Bella

Zılgıt derler buralarda

Çamurdan bebekler söyler

Çocuğu yanan

Parça parça patlayan

Anneler söyler

Ağıt söylemekten

Dilleri yandığı için

Nehirler de çıldırır o zaman

Akan su değil kederimdir

Bu sulara soyunma

Abdest alsan

Kanla kirlenir

Sular su gibi akmayınca

Kadınlar acı doğurur

Adamlar öfke

Çocuklarım Filistin’de taş

Burada kardaş arar

Al sök gözlerimi Bella

Ben gibi seyret

Belki utanır o zaman

Bakışlarını çalan

O soysuz medeniyet

Bak bu Sakarya 

Nazlı

Biraz küskün

Coştu, kaynadı

Ağır imtihanlardan çıktı

Hadi konuş onunla

Anlat derdimizi

Anlat bildiğimizi

Fırat’a söylet

Nehir anlar nehrin dilinden

Fırat’ın gözleri cinayet

Sularını kesmiş Bella

Bin bir başlı ihanet

Dicle

çaresizim diyor

Şalvarlar ve şapkalar arasında

Kırmızı bir yakamoz değil bu pırıltı

Altı köşeli kancık bir yıldızın

Oyunudur suyumda kanayan

Söz gerek cehalete

Cesaret gerek

Namlunun önüne duran

Mürşitleri bile

Ölümden korkan

Dicle bilir ki

Aşık’ının maşukudur buralarda vatan

Unuttum sanma Bella

Senin gözlerin Ege’lidir

Koş benimle

Gediz kıyılarına da yetişelim

Acımızın denize döküldüğü yere

Sesi kısık maceram benim

Kızıl dedikleri Sultan’ın

Kanla alınan

Kanla verilir dediğini

Şehvet için

Verenlerin

Arasında ağlar şimdi

Yatağını değiştirene dua eder

Ve umurundadır Fırat

Umurundadır Dicle

Sanmasın

Kaybettik çakallar

Bir gün dönecekler gittikleri yerden

Geldikleri yere

Maveraya

Bize ait o çocuklar

Krallara kurban yok artık

Bu nehirler şahidimdir Bella

Hepsinin Mezarı

Tanrılarıyla beraber

Yeşilırmak kıyısında

Balıkları bile daha özgür

Kızıl ırmağın

Sen gül kraliçem

Sen üzülme Bella diye

Ben ki deli derviş

Şiirden adam

Gezerken bu nehirlerin boylarında

Sulara fısıldarım aşkımızı

 

Bir gün bütün nehirler

Sen ve ben gibi

Aynı denize dökülecek

Çünkü iman var

Soylarında