Mutsuz insanlar görüyorum. Yaşadığı şehirden, evden, eşinden, işinden, sistemden, olanlardan hatta olacaklardan…

Bir karamsarlık, kasvet, bıkkınlık hâli var metrobüslerde, dolmuşta, caddelerde…

Suratlar asık, tahammül yok, bir dokunmadan bile bin âh işitilebiliyor artık.

“E sen farklı mısın sanki?” derseniz hemen söyleyeyim. Değilim.

Kendimden bile sıkıldığım, ağzımı açacak ya da kolumu kaldıracak hâlimin olmadığı zamanlar geçirdim, geçiriyorum ve böyle giderse geçireceğim.

Peki neden böyleyiz? Neden –görünüşte- her şey yolunda gibi olsa da bir türlü tam anlamıyla mutlu ve huzurlu hissedemiyoruz?

Neden puzzle’ın bir parçası hep eksik? Tüm bunların sebebi ne?

“Kelebek etkisi” belki de.

Yani, dünyanın başka bir ucundaki bir kelebeğin kanat çırpışının yol açtığı rüzgârın başka bir yerde fırtınaya dönüşmesi.

Yani küreselleşen dünyada (ne demekse) bizim evimizin, mahallemizin, şehrimizin hatta ülkemizin dışındaki olayların da bizi doğrudan ya da dolaylı, maddi ya da manevî olarak etkileyebilmesi…

Örnek verecek olursak: Dolardaki dalgalanma, AB’nin üyelik müzakerelerini dondurması, Japonya’daki bir nükleer santraldeki sızıntı ya da Halep’teki bir hastaneye atılan Rus bombası…

Tüm bunlar bizi, ülkemizi, ekonomimizi, moralimizi, huzurumuzu etkileyen faktörler işte.

Peki, tüm bu olup biten karşısında ne yapacaksın? Öylece durup üzülmeye ve çaresiz hissetmeye devam mı edeceksin sahiden? Bence harekete geç, çünkü;

“Bundan 20 yıl sonra, yaptıkların değil, yapamadıkların için üzüleceksin. Dolayısıyla halatları çöz. Güvenli limandan uzaklara yelken aç.

Rüzgârı yakala, araştır, düşle, keşfet.

Düşün, onları seyredecek birileri olmasaydı, kaç kişi Mercedes otomobil alırdı.

Bilimde ve güzel sanatlarda en üstün başarılar, tek başlarına çalışan kişiler tarafından elde edilmiştir.

Hiçbir parkta bir kurul için dikilmiş bir anıt yoktur.

Yapabileceğin kadar söz ver. Sonra söz verdiğinden daha fazlasını yap.

Dalın ucuna gitmekten korkma. Meyve oradadır.

Büyük adam büyüklüğünü küçük adama davranışıyla gösterir.

Şans bukalemun gibidir. Biraz zaman tanı, mutlaka değişecektir.

“Tarihin en etkili 100 kişisi” ile ortak olduğumuz tek şeyin zaman olduğunu fark et.

Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin.

Şimdi başla! Şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla.

Gülümsediğinde güzelleşmeyen bir yüz hiç görmedim.

Kimi zaman içindeki o sessiz sese uzmanlardan daha fazla güven.

Aerodinamik yasalarına göre o tombul ve tüylü arının hiç uçmaması gerekiyordu.

Herhalde bunu ona hiç kimse söylemedi ki, uçuyor.

Zamanlarının büyük bir kısmını para kazanmak ve saklamakla geçiren insanlar,

Sonunda, en çok istediklerinin satın alınamayacak şeyler olduğunu anlarlar.

İyi çalışan, sık gülen ve çok seven başarıyı elde eder.

Kısacası;

İnsanın tüm evrende kesin olarak düzeltebileceği tek bir şey vardır, o da kendisidir.”