Bütün dünyanın ölümcül bir virüsle mücadele ettiği şu dönemlerde Allah’a şükür Ramazan’a kavuştuk. Allah canımızı daha almadı ve bize bu sene de oruç tutmayı nasip etti. 15-16 saat boyunca kendimizi aç ve susuz bırakacağız. Bir ay boyunca devam edeceğiz buna. Peki neden? Elbette insan nedenini sorgulamadan sadece Allah emrettiği için oruç tutabilir, diyecek bir sözümüz olmaz. Ancak biz tefekkürün de Allah’ın emri olduğuna inandığımız için bu konuda da biraz tefekkür edeceğiz.
Oruç, sadece yemeden içmeden kesilmek değildir. Hayvanlarda pekâlâ oruç tutabilir bu şekilde. Oruç, sadece yemek saatlerini değiştirmekten ibaret de değildir. Oruç, elbette bedende gidilen bir revizyondur. Organlar için yenilenmedir. Ancak aslolan ruh olduğu için orucun asıl amacı Ramazan ayı vesilesiyle insanların huylarını, mertebesini değiştirmesidir. Ramazan’da şeytan bağlanır şeklinde bir hadis vardır. Şeytan, insan isterse bağlanır. Ramazan’da insan mutlak manada, hakikatine vakıf olarak oruç tutarsa, şeytanını da doğal olarak bağlar. Yoksa pekâlâ, Ramazan’da da günah işleyen insanlar olur… Beden, hayvanidir, ruh ise insandır. Gıdalar bedeni güçlendirir, insan da hayvani yönüne yönelir. Beden güçlendikçe şehvet artar. Oruç, burada bir ambargo uygular. İnsanın hayvanini yönünü bastırır. Niçin? Ruha yönelmek için.
Bekadan, fenaya ulaşmak için. Ramazan’da insan bedenini doyurmayacak, ruhunu doyuracaktır. İştahını dizginleyebilen bir insan ancak masivayı terk edebilir, yani dünyevi hazları. Dünyevi hazlar terk edilmeden de Allah’a ulaşılamaz. Yemek, içmek, cinsel ilişki gibi nefsani hazlar masivaya aittir, bu konuda nefsine oruç aracılığıyla söz geçirebilen insan; vaktini Allah’a ayıracak, dolayısıyla bedeni açken, ruhunu doyurmuş olacaktır. Bekadan, fenaya mertebe atlamak için oruç tutacaktır. Ramazan’ın son on günü fena mertebesindedir, bu nedenle bitince bayram kutlanır. Allah’a yaklaşamayan insan bir ay boyunca yemek saatlerini değiştirmekten başka bir şey yapmış olmayacaktır. Bedenini susturup da ruhuna yönelebilen insanlar ancak benlikten kurtulabilir, aksi halde alınan nefsani hazlar insana benliği dayatır. Benlikten kurtulamayan insan da Allah’a ulaşamaz. Ben demek şirktir, haşa Allahlık taslamaktır. Benlikten kurtulamayan insan aynı zamanda yardımlaşmaya da yanaşmaz, cömert olamaz. Hep kendine ister. Senin olmayan malı, kimden esirgiyorsun oysa? Ramazan’ın bir amacı da yardımlaşmayı arttırmaktır. İslam’ın hükümleri hem kişiyi, ruhu, hem de toplumu ihya eder her zaman. Hem bireyseldir, hem toplumsal.
Allah, Ramazan’ın nasibine erenlerden olmayı nasip etsin. Yazıyı tebessümle bitirelim: Bir Bektaşi, Ramazan günü sigarasını tüttürerek yürüyormuş. Yeniçeri kesmiş yolunu. “Bu ne cüret” demiş. “Utanmıyor musun oruç tutmamaya? Sokakta sigara içmeye?” Bektaşi korkmuş. “Unuttum ağa” demiş. Yeniçeri kükremiş: “Neyi unuttun?” Bektaşi safça, masum: “Sokakta olduğumu.”
Allah oruçlarımızı kabul etsin. Affımıza vesile olsun. Virüsten kurtulup çifte bayram yaşamak nasip olsun inşallah.