Modern zaman Müslümanı/İnsanı ile “Müslüman/insan” arasındaki fark, para ile ”Değer” arasındaki fark gibidir. Para kurgulanmış inşa edilmiş bir sosyal gerçekliğin değeridir. Oysa gerçekte bir kâğıt parçasıdır.

Modern zaman Müslümanı/İnsanı, kurgulanmış inşa edilmiş bir sosyal gerçekliktir. Oysa aslında Müslüman/İnsan, Ontolojik bir değerdir…

Hayatımızın içinde, sürekli değişken ve canlı olması gereken kültür, hayatın/Dinin yerini alınca, gerçekliğin yerine bir sosyal gerçeklik inşa edilmiş oldu.

Bir ‘Devlet’in ulusu/milleti bir sosyal gerçekliktir.

Zamanla sosyal gerçekliğin, muharrik/dinamik etkeni olan, inşa eden kurgulayan, bir merkezi gücü oluşmuştur. Bu merkez gücün dışında, yörüngesinde kurgulanmış edilgen kültürlerin muharrik güçleri (devletler) hayatını ancak inşa edip kurguladıkları bir sosyal gerçeklik (ulus) içinde devam ettirebilirlerdi.

İnşa edilen bu sosyal gerçeklik üzerinden temayüz ettirilen (düzenlenen) küresel sistem içinde, bütün siyasi, sosyal, ekonomik vs. kültürel yapılar, tıpkı merkez sosyal gerçekliğin küresel dinamiği olan para birimi doların, edilgen ekonomileri etkilediği gibi etkilenirler.

En başta bir “sosyal gerçeklik” inşasının doğmasına sebep olan şey, “Devlet” denilen gücün, “ azınlık elinde aralarında dolaşan bir tekel” (Haşr süresi 7. Ayet) oluşturmasından kaynaklanmıştır.

“Din”in hayat olduğu ontolojik hakikatten insanın kopuş noktası ve kendisine hayat yerine bir sosyal gerçeklik ikame etme ihtiyacı buradan doğmuştur.

İnsanoğlunun, inşa ettiği sosyal gerçeklik/izafi hayat, zamanla asli hayat yerine oturdu ve bu izafi hayat içinde, insan ve bilgi, zamanla kullanılabilir, alınıp satılabilir bir meta haline dönüştü.

TBMM de, yapılan anayasa maddelerindeki değişiklik, aslında bir paradigma değişikliğidir.

Bu değişiklik, sürekli bir azınlık elinde dönüp dolaşan ve bir tekel halini alan güç/devlet için inşa edilmeye çalışılan ulus yerine, Millet için bir “Devlet” öngörüsünün neticesidir.

Merkeze, sosyal gerçeklik üzerinden üretilen ve ‘Millet’ yerine izafe edilen ‘Ulus’ un yerine asli olanın ikame edilmesi demektir.

Devletin insanı yerine, “İnsanın Devleti”, devletin ulusu yerine, “Milletin Devleti” ne, yani bir öze dönüş çabasıdır bu değişiklik vesselam.