Akılsız tekillikler, diğer akılsız tekillikler ile değişken bir bütünlük üzerine Mehdinin askerleri olarak var olmak sanrısı ile zamklanarak kalkışmayı başlattılar.
İlahi düzeni harekete geçireceklerine, ilahi nizamın çarklarını çalıştıracaklarına ve en tepede oturttukları tanrılarının arabasını çekmeye başlayacaklarına o kadar inandırılmışlardı ki bu kalkışmaya abdest alarak başlayanları vardı aralarında.
Başarılı olsa idiler Tanrılarını yeni yaşam imkânlarının inşa edileceği merkeze taşıyarak kendilerinden olmayan kim varsa bir hastalık sorunsalı olarak görecek ya kendi metotlarıyla ıslah edecekler ya da yok edeceklerdi. Aslında her ikisi de aynı kapıya çıkıyordu.
Yaşamın tonu böyle ayarlanacaktı. Geride kalanlar için diri kalmanın tek bir yolu var olacak o da onları kutsamak ve köleliğe razı olmak.
Yaşananlar binlerce kilometre uzakta cereyan etmedi bu coğrafyaya ilişkin. Tarih sahnesinde zaman zaman yaşanmış bunun gibi meseleleri bir menkıbe olarak okuyan bizler için yaşananlar gerçekti ve bizzat tecrübe edilen bir acıya dönüşmüştü.
Zihnen hasarlı ve dağınık ama makineleşmiş bir algı ile mehdi beklentisi ile darbeye kalkışanlara, kalkışmaya yönelik ana kadar sessiz bir anarşiyi içlerinde barındıranları artık görebiliyorduk. Zira görünür olmuşlardı bunda da bir hikmet aranmalıydı.
Onlara düşman olarak temas edebiliyorduk.
Tahrif edilmiş din anlayışının beslediği, uluslar arası bir organizasyonun toplumsal yaşamda hâkimiyet kurdurduğu, esaretin, menfaatçiliğin, akılsızlığın birleşimiyle oluşan teokratik bir gerçek ile karşı karşıya geldik.
Kaotik ve kişisel olmayan çoklu bir halisülasyonun ortaya çıkmasının temellerinden biriydi bu yaşananlar. Akılsız kimlik birbirlerine emir komuta zinciri içerisinde bağlanmış, kolloktifliğin içinde yok edilmiş tekillikleriyle herhangi bir bütünlük teşkil edemiyorlardı aslında.
Akıl ve ahlak kavramlarıyla desteklenmiş bir bütünlük veya birlik teşkil etmedikleri için birbirlerine umut vadeden bir özgürlük sanrısı ile yapıştırılmışlardı. Bu yüzden hasarlı ve zihnen dağınık ama makineleşmiş bir algı ile kalkışmaya yönelik ana kadar sessiz bir anarşiyi içlerinde barındırıyorlardı.
Kamusal alanda önemli ama sinik, görünmez bir hava perdesi gibi olmaya çalışan bağlıların, bayağılıkları, kendilerinden olmayan herkesi günahkâr ve potansiyel tehlike olarak gören hastalıklı yapı şimdi görünür olarak karşımızdaydı.
Yaşananlar tam da buydu.