Acayip bir şey!

Geçtiğimiz günlerde bir ders ortamına katıldım.

Derste, Risale-i Nur camiasından muhtelif isimler vardı. Herkes kendi ağabeyini nazara vermeye çalışıyordu. Ders okuyan arkadaş, “İsa Aleyhisselam’ınnüzulü”nden ve “Süfyaniyetten” bahsediyordu. Üstad Hazretleri, Süfyaniyetin münafık bir cereyan olduğunu vurguluyor, “Muhammed Mehdi” isminde bir zat-ı Nurani’nin isebu “münafık cereyanı dağıtacağı”nı haber veriyordu.

Dayanamadım, sordum: “Muhammed Mehdi isminde bir zat-ı Nurani diyor. Siz bunu nasıl anlıyorsunuz?” Dersi yapan arkadaş, Ahmet Akgündüz’ü referans göstererek Muhammed Mehdi’den muradın,ÜstadBediüzzaman Said Nursi olduğunu söyledi.

Devam ettim: “Ama Tarihçe-i Hayat’ta Üstad, ‘Risale-i Nur’u Anadolu’nun sinesinden kimse çıkaramaz. İnşallah ahir zamanda asıl sahipleri, Mehdi ve şakirtleri gelir. O dar daireyi genişletir. Bizler de kabrimizde seyredip Allah’a şükrederiz.’ diyor. Demek ki Üstad Hazretleri, Hazreti Mehdi geldiğinde kabirde olacakmış.

Bunun üzerine, “Üstad tevazu yapıyor.” dediler.

Peki, eyvallah.” dedim.

Hadi ÜstadBediüzzaman Mehdi olsun. Bu belki de hepinizden ziyade, beni sevindirir. Fakat bir paragraf öncesine gelelim: ‘Cereyan-ı münafıkaneyi dağıtacak.’ Peki, cereyan-ı münafıkane dağıtıldı mı? Yani medyada, maarifte ve mahkemede Kur’an ve Hadis mi hâkim?” diye sordum.

 “Onu, halkın Mehdi’si yapacak.” diyerek konuyu siyasete getirdiler.

Peki, şu anda durum çok mu iyi?” dedim.

Tabii, iyi.” diye cevap verdiler.

Biraz zaman geçtikten sonra hızlıca yayılan deizmden bahsettiler. “İyi de” dedim, “ÜstadBediüzzaman zamanında deizm mi vardı? Hani inanç daha ziyade düzelmişti?” Hâlbuki Mehdi, Allah Resulü’nün getirdiği ahkâmı tamir edecek ki deizm ise Peygamberlik müessesesinin inkârıdır.

Bu soruya cevap alamadım…

Sonrasında kıyametten bahsettiler. 2125 yılında kıyamet kopacak diye. “Peki, ama” dedim, “Muhakemat’ta ‘Kırka razı değiliz, en az bin yıl isteriz.’ Bunu nasıl yorumlayacaksınız?” Sonra bunu tevil etmeye başladılar. Akabinde, “Tarihçe-i Hayat’ta ÜstadBediüzzaman Hazretleri 300 sene (doğrusu üç karndır; burada tashih hatası vardır) sonra gelecek kişilerle muhatap oluyor. Peki, bunu nasıl yorumlayacaksınız?” dedim.

Yine cevap veremediler.

Neyse anladığım ve çıkardığım sonuç şu: Herkes kendi ağabeyinin anlayışını doğrulamak için Risale-i Nur’u okuyor. Kimse Risale-i Nur’u anlamak için okumuyor. Ve daha da doğrusu, Risale-i Nur ile Kur’an’ı anlamak için verilen bir mücadele, maalesef ki yok.

Selam ve dua ile
Fiemanillah