Türk olmak, Müslüman olmaktır.
Türk olmak, yitik cennette öksüz kalmaktır.
Türk olmak, yalnızlığa yedi düvele meydan okumaktır.
Türk olmak, en zor gününde bile zalime kafa tutmaktır.
Türk olmak, İslam’ın bayraktarlığını yaparak ay yıldızlı bayrağı tüm dünyada dalgalandırmaktır.
Türk olmak, akıncı olup dünyanın dört bir yanında at koşturmaktır.
Türk olmak, Çanakkale’de, 15 Temmuzda destan yazmaktır.
Türk olmak, henüz on beşinde iken geri dönemeyeceğini bile bile Çanakkale’ye, Yemen’e, Sarıkamış’a şehit olmak için koşmaktır.
Türk olmak, vatan için, bayrak için, ezan için, Ömer Halisdemir, Fethi Sekin olmaktır.
Türk olmak, ar damarı çatlamış hain FETÖ’ destekçilerine karşı her daim dik durmaktır.
Türk olmak, Çin’e karşı Kürşad, Roma’ya karşı Attila, Bizans’a karşı Fatih olmaktır.
Türk olmak, dünya üzerinde çağlar açıp çağlar kapatmaktır.
Türk olmak, altı asır boyunca kutsal topraklarda bir damla kan akıtmamaktır.
Türk olmak, çoluğuyla çocuğuyla, genciyle yaşlısıyla, vatanına sahip çıkmaktır.
Türk olmak, tüm terör örgütlerini ve ayrık otlarını kendi kanlarında boğmaktır.
Türk olmak, namusu, istiklali ve dini uğruna kendi hayatını hiçe saymaktır.
Türk olmak, tüm emperyalist ülkelerin karşısında hesapsızca mıh gibi durmaktır.
Türk olmak, hayattan kovulmak istenen tüm mazlumlara umut olmaktır.
Türk olmak, kendisinden en emin olunan ve her daim beklenen tertemiz bir insan olmaktır.
Türk olmak, bu kahpe dünyanın menfaati için rızkına haram katmamaktır.
Türk olmak, misafirperver, zeki, çalışkan ve nezaketli olmaktır.
Türk olmak, edep ve hayânın, yüksek ahlakın, vakar ve haysiyetin sahibi olmaktır.
Türk olmak, algı operasyonları yapan klavye delikanlılarını ve entelektüel kurnazları susturmaktır.
Türk olmak, başka hesabın ürünü boğma rakıcılara karşı dirayetli ve inançlı olmaktır.
Türk olmak, soykırıma uğrayıp, sonradan da soykırımla suçlanmaktır.
Türk olmak, dünyanın her tarafında hor görülüp, itilip kakılmaktır.
Türk olmak, bu dünyada sırat köprüsünden geçmektir.
Türk olmak, savaşırken bile ölmeden önce düşmanına su vermektir.
Türk olmak, Afrin’de gözünü kırpmadan şahadet şerbetini kana kana içmektir.
Türk olmak, sözün bittiği yerde “Vatan sağ olsun” diyebilmektir.
Evet, bugünde Türk olmak, ‘’tek suçları Müslüman olmak’’ olan 35 Milyon masum insana, Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerine sahip çıkmaktır.
Katil Komünist Çin Yönetimi, 1949 yılından bu yana siyasi ve iktisadi açıdan kontrolü altında tuttuğu Doğu Türkistanlı Müslüman kardeşlerimize düzenli olarak soykırım uyguluyor. ‘’Sağ kalmayı başarabilenler’’ ise hızla asimile ediliyorlar.
2050 Yılına kadar kendi sınırları içerisinde, soluk alan bir tek dahi Müslüman bırakmak istemeyen bu alçaklar; ‘’Orucu, Namazı, Müslüman isimlerin kullanılmasını, başörtüsünü ve uzun sakal bırakılmasını yasaklamışlardı.’’ Şimdide işgalci Katil Çin komünist yönetimi, evlere hapsettikleri İslam’ı artık evlerde de yasakladılar. Doğu Türkistan’da artık evlerde ‘’Kur’an-ı Kerim ve seccade’’ bulundurmak yasak..!
Kuran-ı Kerim’i Uygur Türkçesine ilk kez çevirerek İslami mücadeleye önemli katkılarda bulunan 82 yaşındaki İslam âlimi ‘’Muhammed Salih’’ hapishanede işkence ile şehit edildi. Halen 1 Milyondan fazla Müslüman Türk kardeşimiz Çin hapishanelerinde çürütülüyor. Öldürülenlerin organları ise birilerine peşkeş çekilerek organ ticareti yapılıyor. Cenazeler ailelerine teslim edilmediği gibi otopsiye bile izin verilmeden derhal toprağa veriliyor.
Afrin’de PKK’lı teröristler ile kol kola girerek resim çektiren bu eşkıyalar, şimdi yeni ve kirli bir tezgâhı daha uygulamaya soktular. ‘’Her eve bir kardeş aile’’ martavalı ile doğu Türkistanlı kardeşlerimizin namus ve iffetlerine göz dikerek her eve bir Çinli erkeği sokuyorlar…
Bu çirkin durumu hiçbir Türk ve Müslüman’ın midesi kabul etmez değil mi? Etmeyeceğiz de… Lakin şimdilik bu fakire düşen sanırım ‘’dilsiz şeytan olmamak’’ adına Hz. Ali (RA)’ın buyruğudur.
“Bir zulme engel olamıyorsanız onu herkese duyurun.”