Diyarbakır Belediyesi’ne kayyım atanması ve ardından HDP’li milletvekillerinin gözaltına alınmasıyla yeni bir dönemin başladığını tahmin etmek hiç zor değil. Yeni bir dönem başladı başlamasına da “Ne tarafa doğru gidiyoruz acaba” sorusuna cevap aramak için Diyarbakır’a gittim. Neler oluyor diye görmek, hariçten gazel okuma tuzaklarına düşmemek, meselenin aslını, meselenin olduğu yerde görmek için Diyarbakır’da dolaştım. Allah nasip ederse bir dizi halinde orada gördüklerimi paylaşmaya, Diyarbakırlılar’ın mesajlarını da iletmeye gayret edeceğim.

DİYARBAKIR’DA YAPRAK KIPIRDAMIYOR

Ne kayyım ne tutuklamalar kimsenin umurunda değil. Dört milyon takipçisi olan Selahattin Demirtaş’ın sosyal medyada FETÖ’cülerin verdiği destekle liste başı trend olmasına aldanmayın. Gören duyanda sanki binlerce insan kahrolmuş zannedecek. Gerçek ne peki? Bu konuya tepki veren vatandaş sayısı on kişi bile değil. Sözün özü, kayyımdan şikâyet eden vatandaş yok ama beklentisi olan vatandaş çok. “Su çok pahalı” diyorlar mesela. Evet gerçekten fiyatlar yüksek Türkiye’nin en pahalı suyu Diyarbakır’da. Ulaşım, çevre, su ve kanalizasyon gibi temel belediyecilik hizmetlerine acil ihtiyaç var.

DİYARBAKIR’DA YAPRAK KIPIRDAMIYOR

Esnaf zor durumda, ticaret kötü durumda, dükkânlarda yaprak kıpırdamıyor. Her sokakta, her dükkânda siyaset konuşuluyor ama öyle zannedildiği gibi HDP üzerine bir siyaset dönmüyor. Bir çare arıyorlar, “Turizm gelişse şöyle olur, fabrika kurulsa böyle olur” diye çareler üzerine siyaset konuşuyorlar. “Diyarbakır’ın en derin, en büyük, en acil sorunu ne” diye sorulursa bunun cevabı kesinlikle “ekonomi” olur. İnsanlar geçinemeyince bu dert öyle büyük etkiye sebep oluyor ki; bütün öncelikler listesi altüst oluyor. Geçinme derdi herşeyin sıralamasını değiştirmiş durumda. “Önce iş” diyorlar çünkü iş yoksa umut olmuyor umut olmayınca genci yaşlısı “Kaybedecek bir şeyimiz kalmadı” diye savrulmaya başlıyorlar. Bunu öngören, daha önce yaşamış olan yaşlılar; “İşleri düzeltmemiz lazım” diyor.

“İSTANBUL’DA AHKÂM KESENİN DİLİNİ KESERİM”

Diyarbakır notlarını bugün şu mesajla bitirelim. Şehir merkezinde kafe işleten kırklı yaşlarında “Asla AKP’ye oy vermem” diyen Diyarbakırlı esnaf şöyle bir mesaj gönderdi: “İstanbul’dan konuşan, ‘Hadi sokağa çıkın, isyan edin, ortalığı karıştırın’ diyen beyaz solculara söyleyin sussunlar. Adamlar, Erdoğan’ın başı belaya girsin diye Kürt’ü süngü gibi öne sürüyorlar, onlar mahvetti buraları. Bu surları tepemize yıkanlar İstanbul’un beyaz solcuları. İstanbul’dan ahkâm kesenin dilini keserim artık. Söyleyin onlara kendilerine sokağa sürecek başka çocuklar bulsunlar, bir daha Diyarbakır’ın çocuklarının yanına, yöresine yaklaşmasınlar…”