Dün 11 Temmuz’du. Yani Srebrenitsa Katliamı’nın yıl dönümüydü. BM, yani Birleşmiş Milletler, yani Batı, yani dünyanın karanlık yüzü sömürgeciler, o tarihlerde Bosna’ya gelmişlerdi. Sözüm ona, güvenlik ve barış sağlamak içindi bu! Herkesin dilinden düşürmediği, hâlâ, bugün bile ciddiye alan gafillerin olduğu bu BM’ye sığınmıştı suçsuz insanlar. Sonra, Hollandalı komutan Thom Karremans kendisine sığınan 25 bin silahsız, suçsuz insanı ve şehri Sırplara teslim etti. Sırplar tam beş gün boyunca katliam yaptı. Öldürmekten yoruldular! Yerlerine yeni askerler gelince katliam yapmaktan yorulan Sırp çeteleri uyumaya gitti. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, hatta bebekler bile sırayla kurşuna diziliyordu, yakılıyordu. Ve Sırp çeteleri daha hızlı insan öldürmek için etkili silahlar vermeyen Batı’dan şikayet ediyordu gazetelere: “Çok uzun sürüyor, askerlerimiz yoruluyor, AB içinde çok daha etkili silahlar varken, biz sıradan makineli tüfeklerle öldürmek zorunda kalıyoruz ve gece gündüz çalışıyoruz!”

Tam o günlerde, Sırp Cumhuriyeti Ordusu, Srebrenitsa’ya girerken, komutan Ratko Mladiç bütün dünyaya şöyle selenmişti: “Bugün 11 Temmuz 1995. Sırplar için kutsal bir günün yıl dönümünü kutlamadan önce Sırp Srebrenitsa’dayız. Bu kenti Sırp milletine armağan ediyoruz. Osmanlı’ya karşı gerçekleştirdiğimiz ayaklanmanın anısına, Türklerden öç alma vakti gelmiştir.”

İşte böyle bir yapı BM. Bugün hâlâ BM’ye, yani Birleşmiş Milletlere, yani Batı’ya, yani dünyanın karanlık yüzü sömürgecilere karşı sempatisi olanlar yaşıyor aramızda. Hâlâ onlardan umudu olan gafiller var. Hâlâ onlar hakkında iyi şeyler söyleyip, nesilleri zehirleyen satılmış hainler var.

Okullarda, evlerde, toplantılarda, kitaplarda, filmlerde, şiirlerde, türkülerde ve demeçlerde hakikati haykırmaya devam etmeliyiz: Bizi sevmeyecekler. Bizimle barışmayacaklar. Bizimle dost olmayacaklar. Bizimle arkadaş olmayacaklar. Bize saygı duymayacaklar. Dünyayı bizimle paylaşmayacaklar. Buldukları her fırsatta bizi öldürecekler. Bebekleri öldürecekler. Sömürecekler; ucuz işçi olarak çalıştıracaklar, tarihi eserleri ve yer altı kaynaklarımızı çalacaklar, esir alacaklar ve öldürmeye devem edecekler.

İşte her fırsatta Batı’ya şikayet eden güya Türkiyeli siyasetçiler de onlara bahane vermek için çalışıyor. FETÖ’cüler, bu bahaneler oluşsun diye didiniyor. Can Dündar, Almanya’da bu sistem için çalışıyor. Türkiye hakkında çıkan yalan haberlerin hepsi, bir gün Türkiye’yi işgal etme hayali kuranlara malzeme olsun diye biriktiriliyor. Ne yapacağız peki, savaşacak mıyız? Hayır, iyi geçineceğiz. Ancak iyi geçinmeyi doğru tarif ederek iyi geçineceğiz. Batı’yla iyi geçinmenin sadece bir yolu var: Onları bizimle barışmaya mecbur edecek kadar güçlenmek, sessiz kalmaya mecbur edecek kadar kendimiz olmak.

Batı’yla iyi geçinmek, onlara yaranmak için karşılarında ezilmek değil, rekabet edip onları ezmektir. BM’ye sığınmayacağız, BM’ye güvenmeyeceğiz, BM’ye inanmayacağız, BM’yi kullanacağız.