Türkiye’nin bölgesel ve küresel süreçlere etkisi iç meselelerden daha fazla konuşulur oldu. İnsanımız belki de daha büyük görebilmeyi, daha büyük düşünebilmeyi başarmış görünüyor. Artık hükümetin hangi gün devrileceği korkusuyla hop oturup hop kalktığımız koalisyonlu günler geride kaldı. Hükümet kurulabilmesi için o zamanlar demokrasi şeklinde lanse edilen sözde bir millet vekilinin merhametine ve menfaatine ülkenin kaderinin terk edildiği sancılı günler de geride kaldı. Peki ne oldu Türkiye küresel sistemin çok yönlü merkezi haline gelmeye başladı. İşte dün 910 km’lik deniz geçişinin tamamlandığı “Türk Akımı” projesinin töreni yapıldı. Bu durumu sadece bir bina veya fabrika yapmak kadar basit düşünemeyiz. Türkiye, Avrupa’nın “enerji=medeniyet” dediği denklemde boru hatları rotalarının merkezi konumuyla küresel enerji sisteminin önemli aktörü haline gelmeye başladı. Ve dolayısıyla Ülkemizin Avrupa’ya gidecek enerji hatları üzerinde söz sahibi olması, Avrupa üzerindeki politik etkimizi de arttırmaktadır. Milletimize Hayırlı Olsun.
Rusya’dan Türkiye’ye, buradan da Avrupa’ya enerji taşıyacak Türk Akımı hattına ABD her zaman karşı çıktı. Rusya’nın enerji üzerinden Avrupa üzerinde daha fazla söz sahibi olmasından dolayı ABD rahatsız. Ayrıca Türkiye’nin dünya enerji arzında daha merkezi bir konuma evrilmesinden de pek hoşnut olduğu söylenemez. İran’ı çevrelemek ve nihayetinde Çine yönelmek için körfez özelinde Ortadoğu’yu dizayn edeyim derken, Türkiye ve Rusya’nın daha da güçlenmesi gibi bir paradoksu yaşıyor ABD. Diğer taraftan İran eksenli operasyonu sürdürebilmek ve Kaşıkçı olayını kapatarak S. Arabistan’dan gelen devasa miktardaki paraları elinde tutabilmek için de Türkiye ihtiyacı var. Ancak FETÖ ve PYD/PKK gibi önemli sorunsal açmazlar içinde Türk-Amerikan ilişkileri. Diğer bir ifadeyle ABD’nin Türkiye’ye yönelik politikaları ve Türkiye ile bu konjonktürel şartlar altında kurduğu ilişki biçimi sürdürülebilir değil. Ayrıca Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz bulma ihtimalinin her geçen gün artması, Türkiye’nin jeopolitik seviyesini yükseltecek çok önemli bir adım olarak görülmekte. Bu nedenle Türkiye’nin artan gücü ve küresel sisteme olan enerji, ekonomik ve siyasal etkileri Türkiye’nin yeni jeopolitik görünümünü şekillendiren hususlar olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye yeni jeopolitik görünümüne uygun adımlar atmaya devam ederken, küresel rekabetten kaynaklan risklerin de arttığını görmekteyiz. Bunları özellikle FETÖ, PYD/PKK ve Yunanistan’la artma eğilimi gösteren gerilimler şeklinde özetleyebiliriz. FETÖ ile ilgili geçtiğimiz hafta ABD medyasında çıkan bazı haberler, FETÖ’nün ABD’de daha güçlü bir şekilde tartışıldığını bize göstermesi bakımından önemli. Ancak somut adımlar atılıp FETÖ ele başısı Türk Adaletinin önüne çıkarılıncaya kadar bir yorum yapmak doğru olmaz, zira şu an devletimiz için en geniş kapsamlı riskler içeren tehdit odağı FETÖ’dür. Aynı şekilde ABD’nin PYD/PKK’dan vazgeçtiğini gösteren bir işaret de bulunmamaktadır. Keza Yunanistan’ı şımartan kim? Dolayısıyla ABD’nin ve Batılı derin yapıların emperyal planlarından vaz geçtiklerini söylemek mümkün değildir. Hal böyle olunca yeni riskleri de değerlendirmek gerekir. Özellikle iç kamuoyunu ayrıştırıcı meselelere yönlendirebilecek, sosyal ayrışmaya sebep olabilecek her türlü söylem ve harekete karşı dikkatli olmak lazımdır. Yine özellikle patlayıcı maddelerle yapılabilecek araçlı ve araçsız saldırılara karşı, kısaca terörizme karşı herkesin güvenlik kuvvetlerimize bana ne demeden yardımcı olmaya çalışması önemlidir. Ayrıca her türlü teknolojik imkândan beslenen terör örgütlerinin son dönemde önemi daha da artan dronlar kullanarak yapabilecekleri saldırılara karşı daha fazla teknoloji üretilmesi, etkin ve bütünleşik savunma sistemi tesis edilmesi elzemdir. Bunun için alçak irtifa radar sistemlerinin kurulması ve dron avcısı dronların üretilmesi gelecek için etkili çözümler olabilir. Ayrıca vatandaşlarımızın kullandığı dronlar için geniş kapsamlı ve etkili küçük ölçekli dron mevzuatı oluşturulması, bunların çok sıkı kural ve denetime bağlanması da güvenlik açısından önemli bir boşluğu dolduracaktır.