15 Temmuz’un üzerinden epey zaman geçti ama bazıları hâlâ FETÖ’nün arkasında durmaya, hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ediyor. Piramidin en tepesindeki “ihanet” ve ortasındaki “ticaret” kesimi en altta da “ibadetle meşgul olan” kesim diye bir niteleme vardı.  Şu anda piramit falan kalmadı. Herkes yerini seçti. Tepedeki hainler ve ticarettekilerin kendilerince kıymetli olanları yurt dışına kaçırıldı. Kaçamayanlar veya kaçırılamayanlar ise hapiste.

Piramidin en altı olarak nitelendirilen “ibadet ile meşgul kesim”den büyük kopmalar yaşansa da bazıları kriptoluğa soyunda. Şimdilik renk vermiyorlar.

15 Temmuz’un hemen sonrasında bilhassa kendilerini “hizmet gönüllüsü” olarak nitelenenlere hitap etmiş ve uyarmaya çalışmıştım. Artık piramit falan kalmadığını, “The Cemaat”ten FETÖ’ye doğrudan bir geçiş olduğunu ve artık onlarla hareket etmeyi bir kenara bırakın yanlarında bile bulunmanın doğru olmadığını söyleyerek ‘Ey Şakirt titre ve kendine gel”, “Maklubeyi kim yedi”, “Maklubenin suçu ne?” başlıklı yazılarımla ben de uyarmaya çalışmıştım.

Gelin görün ki onca yaşananları anlamayan, dikkate almayanlar, FETÖ’nün çekim merkezine karşı koyamayanlar veya işlerine öyle geldiği için hala farklı bir hayal dünyasında yaşamaya devam ediyorlar.

FETÖ’yü savunmuyormuş gibi yaparak “ama şu da şöyle olmamalıydı, bu yapılan hakkaniyete sığar mı, bunlar da çok değişti hiç eskisi gibi değiller” cümlelerini farklı konuların aralarına sıkıştırarak örtülü FETÖ propagandası yapan gizli şakirtler sizlere bir kez daha sesleniyorum: “FETÖ için sizin en ufak bir kıymeti harbiyeniz yok: Onlar için Adil Öksüz’ün tırnağının ufacık bir parçası kadar değeriniz yok”.

Fetullah Gülen’in firari Adil Öksüz’e verdiği önemi ortaya koyan ifade eden ve 15 Temmuz darbe girişimini yöneten Hava Kuvvetleri imamı yakalanınca, ‘Adil Öksüz için 50 hakimi yakarım’ demiş duymuşsunuzdur.

Sadece Adil Öksüz mü değerli olan?  15 Temmuz öncesinde ve sonrasında kendilerince değerli görülenler bir şekilde yurt dışına çıkarılarak “kurtarıldı”. 15 Temmuzdan çok önce bir kısmı 17-25 Aralık sonrasında içeri alınan diğerleri de farklı dönemlerde içeri alınanlar “hicret” (!) ettirilmeye layık görülmeyenler.

İlk etapta yurt dışına kaçırılan 5 bin kişinin Türkiye’de bırakılanlara göre ne gibi bir üstünlüğü var bir daha düşünün. Diğer bir deyişle sizin de içinde bulunduğunuz o 5 bin kişinin içinde olmayanlar “kurtarılmaya” layık olmayanlarınız.

15 Temmuz sonrasında tutuklananları da ilave ettiğinizde yurt dışına çıkarılmaya lüzum görülmeyen ve kendilerine bin 500 ile 2 bin lira arasında maaş bağlanan 30 bin kişinin içine dahil edilmeyen ve tüm olan biteni sorgulama ihtiyacı hissetmeyen kesim hala aldatılmaya devam ediyor. (Gerçi 16 Nisan’dan sonra dağıtılan o paralar da kesilecekmiş) Bu efsunlu şakirtler başarısız olduklarını inkâr hususunda o kadar profesyonelleşmişler ki, yalanlarına kendilerini dahi inandırabiliyorlar.

İnsanlara haksız yere şantaj-montaj yaparak suç isnat edip,  usulsüz telefon dinleyerek kumpaslar kuran, haraç kesip, kamu sınavlarının sorularını çalıp, 249 vatan evladını şehit edip yüzlercesini yaralayan sonra da ‘mağduriyet edebiyatı’ yapan başkaca bir topluluk yok. Dünyevi ve uhrevi ilkesi olmayan bu insanlara de dense eksik kalıyor.

Aklını başlarına devşirmedikleri dünyada bunlara “Allah akıl ve fikir versin” demekten başka bir şey elimizden gelmiyor. İlahi adalet zaten gereken cezalarını verecek…