Demokrasinin dünyaya Yunan şehir devletlerinin bir armağanı olduğu klişesinin yanında demokrasinin aslen Kuzey Avrupa’dan dünyaya yayıldığını belirten sosyal bilimcilerin de varlığı malum. Bütün sosyal bilimcilerin demokrasi hakkında demokrasinin yanında değinmedikleri kavramlar olarak terörizmi ve anarşizmi yan yana getirmediklerini söyleyebiliriz. Atina’da Solon sonrasında anarşinin belli bir süre ülkede hâkim olduğu ve bu nedenle zaman zaman demokrasiye benzer uygulamalardan uzaklaşmaya yönelik adımların görüldüğü tarih kitaplarından öğrendiğimiz bir bilgi. Buna benzer anarşizm ve terörizmin yaygın olduğu dönemlerde Batılı ülkelerin de demokrasiyi askıya aldıkları uygulamaları hayata geçirdiklerini görmek mümkün.

Hungtinton ise demokrasinin uzlaşmalarla, seçimlerle, gösterilerle ve şiddet dışı yollarla gerçekleştiğinden bahsetse de bu hiç şiddet yaşanmadı anlamına da gelmez diyerek ekleme yapar. Dahl, her ne kadar demokrasiyi geliştirmenin yolu daha da demokratik adımlardan geçer dese de insanların güvenlik ihtiyacının demokrasi kadar kıymetli olduğunu da ekler.

1. Zakaria, Amerikan halkının seçimle belirlenen görevlilerden oluşan kurumlarından ziyade demokratik olmayan kurumlara güven duyduklarını söylemesi de bu açıdan önemli bir veridir. Yüksek Mahkeme, Silahlı Kuvvetler ve Federal Rezerv Sistemi gibi kurumlara Amerikalıların daha çok güven duyması bir nevi kendi ülkemizi de andıran bir durum olarak görülebilir. Silahlı Kuvvetlere ve Anayasa Mahkemesine güven çok uzun yıllardır Türkiye’de de demokratik kurumlara olan güvenden daha önce gelmiştir.

Dünya üzerinde terör eylemlerini yapan örgütlere değinen birçok bilim adamının ortak tespiti (Tamil kaplanları, PKK, FETÖ) hiçbir terör örgütünün günümüzde herhangi bir devleti yıkacak gücünün olmadığı gerçeğidir. Buna rağmen terör örgütlerinin varlığı ve yaşamı devletlere bağlıdır tespiti önemli iken günümüzde terör ile mücadele veren ülkemizin karar vermesi gereken önemli nokta; demokrasiden ödün vermeden güvenlik politikalarını en iyi nasıl uygulayabileceğinin yolunu bulmaktır desek yanlış olmaz. Sonuç olarak demokrasiden vazgeçilmesi ne kadar mümkün değilse bölgemizde güvenlik politikalarını uygulamadan ve gereken tedbirleri almadan da terörizmle mücadele edebilmek bir o kadar mümkün olmayacaktır.