Namaz kılan, eşi-annesi başörtülü olan, içkiden uzak duran velhasıl inandığı İslam’ı yaşamına uygulayan askerleri fişleyen, meslekten atan, hayatı zindan eden 28 Şubat Darbesinin “kudretli” paşalarından Çetin Doğan sebep olduğu zulmün hesabını vermek yerine utanmadan zeytin yağı gibi üste çıkarak BBC’nin uzattığı mikrofona “Bu (28 Şubat) süreç devam etse, başarılı olsa, bu iş sonuna kadar devam etseydi, Silahlı Kuvvetler’de irticai yapılanmaya geçit verilmezdi, 15 Temmuz gibi alçakça bir kalkışma hareketi olmazdı”sözlerini sarf etme arsızlığında bulunabiliyor.

28 Şubat sürecinde “irtica” yaftasıyla İslam’a açılan savaş en çok FETÖ’nün işine yaradı. İmam Hatiplere getirilen katsayı engeli FETÖ okullarının önünün açılmasına, palazlanmasına sebep oldu. Türk Silahlı Kuvvetlerinde inandığı dinin gerekliliklerini yerini getiren Müslümanlara yönelik baskı ve ihraçlar da takiyyeyi din belleyen, eşine mini etek giydirerek balolarda dans eden, herkesin gözü önünde içkilerini yudumlayan Fetöcü askerlerin önünü açtı. “İrtica” ile mücadele samimi ve vatansever askerlerin ordudan atılmasına, münafıkların ise varlığının güçlenmesine sebep oldu.

Yaklaşık beş yıl süren 28 Şubat Davasında müebbet hapis cezası alan, rütbeleri sökülen Çetin Doğan yaş ve sağlık durumları dikkate alınarak yurt dışına çıkma yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Darbelerle mücadele adına verilen bu cezalar önemli olmakla birlikte faillerin hapishanelere konulmaması 28 Şubat mağdurlarının vicdanlarını yaralamaktadır. 78 yaşındaki Fethullah Gülen Türkiye’ye getirilse yaş ve sağlık sorunlarından dolayı onu da tahliye eder miyiz?

Çetin Doğan’lar hakettikleri demir parmaklıkların arkasına konulmuş olsaydılar bugün küstahça ahkam kesemeyecekler, utanmadan kahraman pozu veremeyeceklerdi. 15 Temmuz’un bir daha yaşanmaması için 28 Şubat’ın failleri son nefeslerini parmaklıklar arkasında vermeliler.

Bu vesile ile üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen 28 Şubat mağduriyetlerinin hâlâ devam ettiğini tekrar hatırlatalım. Çetin Doğanların sebep olduğu 28 Şubat sürecinde idamla yargılanan 16 yaşında hapishaneye girip 25 yaşında çıkan Halil Kantarcı, suçsuzluğunun anlaşılması üzerine beraat etmişti. Mürteci yaftasıyla çocuk yaşta hapishaneye atılan, hayatından 9 yıl çalınan Halil Kantarcı 15 Temmuz darbesine karşı aslanlar gibi direnmiş ve 36 yaşında can vermişti. 28 Şubat mağdurları 15 Temmuz darbesine karşı meydanlara inerken failleri ise o darbe gecesinde ATM ve marketlerde zillet kuyruklarına girmişlerdi.

15 Temmuz Şehidi Halil Kantarcı gibi kahramanlarımız bir hiç uğruna yıllardır zindanlarda yatmaya devam ediyorlar. Darbecilerin müebbet hapis cezası aldığı bir ülkede kurbanlarının hâlâ hapishanelerde tutulmasını hangi akıl ve vicdanla açıklayabiliriz? Darbeciler hapishaneye konulmadığı, mağdurlar özgürlüğüne kavuşmadığı sürece ne 28 Şubatlar ne de 15 Temmuzlar biter!