Dokuz yıldır devam eden Suriye iç savaşında Esed’in katliamından kaçan yaklaşık 4 milyon Suriyeli Türkiye’ye sığındı. Suriye’nin dört bir yanında başkaldıran muhalifler ise ellerinde kalan son toprak parçası İdlib’de toplandı. Savaştan önce 1 milyon olan İdlib’in nüfusu bugün 4 milyonu aşmış durumda.

Güney sınırımızda yer alan İdlib’den ülkemize yeni mültecilerin gelmemesi için Esed’in hamisi Rusya ve İran ile Astana ve Soçi’de anlaşmalar yapıldı. Bu anlaşmaları hiçe sayan Rusya havadan, İran karadan Esed’e destek vererek İdlib’e saldırdılar.

Yeni bir mülteci göçünü daha kaldıramayacak duruma gelen Türkiye tarihinin en büyük askeri yığınağını İdlib’e yaptı. 1 Mart’a kadar Soçi Mutabakat sınırlarına geri çekilmesi için Esed’e ültimatom verdi. Rusya bu uyarıyı ciddiye almak yerine savaş uçaklarından attığı KAB-1500L delici bombalarıyla askerlerimizi bombaladı. Bu kalleş saldırıda 34 Mehmetçiğimiz şehid oldu.

Türkiye 27 Şubat’ta gerçekleşen bu alçak saldırıya karşı başlattığı Bahar Kalkanı Harekatı’yla görülmemiş bir sertlikte cevap verdi. Suriye’de hareket halinde olan Esed, Rus ve İran askeri unsurlarının neredeyse tamamını SİHA’ların nokta atışlarıyla etkisiz hale getirdi. Ültimatom süresinin dolduğu 1 Mart itibariyle saldırıların yoğunluğunu arttırarak devam ediyor.

Canı pahasına bu mücadeleyi veren Mehmetçiğimize asıl darbe sahadaki düşmandan değil “İdlib’de ne işimiz var” diyen içimizdeki hainler ve kullanışlı ahmaklardan geliyor. Son 3 yıldır gerçekleştirdiğimiz Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatlarıyla sınırımızdaki terör unsurlarını süpürdük. ABD’nin bizi kuşatmak için desteklediği PKK koridorunu parçaladık. Suriye’deki askeri varlığımız sayesinde artık hiçbir şehrimizde terör saldırıları gerçekleşemiyor, bombalar patlamıyor. İdlib’de başlayan Bahar Kalkanı Harekâtı da bu sürecin bir devamı.

Rus Resmi Haber Ajansı Sputnik’te çıkan “Türkiye Hatay’ı çaldı” haberi Suriye’deki mücadelemizin terörü kendi yuvasında vurmaktan çok daha öte olduğunu gösteriyor. Esed’in İdlib’i ele geçirdikten sonra hak iddia ettiği Hatay’a da saldıracağından kimsenin şüphesi olmasın. Yıllarca bağrında PKK’yı ve elebaşını bunun için barındırmadı mı?

GAVURUN KILICINI SALLAYANLARLA HESAPLAŞMA ZAMANI!

Sırtını PKK’ya dayayan HDP ile her türlü ittifakı yapmaktan çekinmeyenler, APO’nun heykelini dikmek isteyen Demirtaş’a özgürlük talep edenler, her fırsatta Esed, İran ve Rusya’nın sözcülüğüne soyunanlar kalleşçe şehid edilen Mehmetçiğimiz için timsah gözyaşları döküyor, İdlib’den geri çekilmemiz için imza topluyorlar.

Yıllardır Suriyeli mültecilere etmedikleri hakaret, kusmadıkları nefret, taslamadıkları ırkçılık kalmayanlar kapıları açtığımızda birden erdem timsali kesildiler!

Şehirlerimizde güven içinde yaşamamız için İdlib’de can veren Mehmedlerimiz; canlarını Esed’in bombalarından kurtarmak için ülkemize sığınan Suriyeli mazlumlar zerre umurlarında değil. Esed’in tahtını sallayacak, Rusya’nın varlığını zedeleyecek, İran’ın Şii milislerini durduracak, PKK’ya nefes bırakmayacak her türlü müdahalemize karşılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde İdlib’de verdiğimiz haklı ve güçlü mücadelemizi içeriden ne kadar şüpheye boğabilir ve zaafa uğratabilirlerse Rusya, İran ve ABD o kadar rahat Suriye’de kuyumuzu kazmaya devam edecek.

Esed ve Rusya’ya karşı dik durduğumuz kadar ayakları bu topraklara basmayan, gavurun kılıcını sallayan içimizdeki hainlere karşı da net durmalıyız. Düşmanlarımız Mehmedimizi göğsünden vururken bu alçaklar sırtından hançerliyor. İçimizdeki hainlerle hesaplaşmadan dışımızdaki düşmanlarla hakkıyla mücadele edemeyeceğiz.

PKK, Esed, Putin ve İran’dan yana saf tutanlara karşı ne Rusya ne ABD diyen, kendi göbeğimizi kesme iradesini gösteren, ya olacağız ya öleceğiz cesaretini kuşanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında durmaya devam edeceğiz.