Gazetecilerin, gazete köşelerinden ve TV kanallarından meslektaşlarına dönük yazdıkları ve söyledikleri hakaretler, tehditler, akla hayale gelmeyecek şekilde aşağılamalar ve saldırılar, kendi mesleğimizin yıpranmasından başka işe yaramıyor…
Şu gazeteci ya da bu gazeteci demiyorum. Kavgaya dahil olan gazetecilerin neredeyse tamamında kırk yıl düşünsem aklıma gelmeyecek şekilde hakaret sözcüklerini yazılara ya da sözlere döktüklerini üzülerek izliyorum.
Kimsenin aklına bile gelmeyecek sözcüklerle yapılan kavgaları takip eden okurların da ahlaki boyutta akıllarına bu şekilde kavga edilebileceği görüşü hakim oluyor. Dolayısı ile tüm bu kavgalar okurların sosyal medya tartışmasında da karşımıza çıktığını görüyoruz.
Gazeteciliğin ahlakı kuralları vardır. Bu kurallara yayın yönetmenleri dikkat ederdi, ona göre yazıların oto kontrolünü sağlardı. Şimdi hakaretlerin neredeyse manşetlere çekildiğini görüyoruz. Bu etik kuralları yeniden gündeme getirme zamanı geldi bence.
Gazeteci ve yazarlar yazı ve tartışmalarında ahlaki ve etik bir şekilde topluma örnek olmalıdırlar. Aksi halde toplumu ahlaksız ve hakaret varı tartışma zeminine kaydırmaya özen göstermiş, teşvik etmiş, böylece bu yöndeki tartışmaların sorumlusu durumuna da düşmüş olurlar.
Müslüman kimliği ile gazetecilik ve yazarlık yapmak daha büyük sorumluluklar gerektiriyor. Müslüman ne eli ile ne de dili ile kimseyi incitmemeli. Düşmanına karşı bile adaletli davranmalıdır. Kim söylerse söylesin hakkı kabul etmelidir. İlim ve hüneri, hikmet ve hakikati nerede bulursa almalı ve bunda taassup göstermemelidir. Kimse ile alay etmemeli, başkalarına kötü lakap takmamalıdır.
Dilini gıybetten, iftira etmekten, yalan söylemekten ve her türlü kaba ve çirkin sözlerden muhafaza etmelidir. Bütün varlık âlemine sevgi ile bağlanmalı. Sevdiklerini Allah için (karşılık beklemeksizin) sevmeli, sevmediklerini de Allah için sevmemelidir. Her ne surette olursa olsun şüpheli şeylerden sakınmalıdır.
Peygamber efendimizin (sav) bu yöndeki hadislerini hatırlamaya bu ara çok ihtiyacımız var. Ben de tam bu yazıya uygun birkaç hadisi hatırlatmak istiyorum.
“Bir mümin, arkadaşının ayıbını görmez, onu gizlerse, şüphesiz Allah bu hareketi sebebiyle onu cennete koyar.” (Taberani)
“Kim bir ayıp örterse, diri diri kuma gömen suçsuz kız çocuğunu kurtarmış gibi sevap olur.” (Ebu Davud, Nesai, Hakim)
“Kötülük etmeyin, ayıp araştırmayın! Kim bir Müslümanın ayıbını araştırırsa, Allah da onun ayıbını ortaya çıkarır ve böyle bir kimse, en gizli bir yerde sığınsa bile, onu rezil eder.” (Tirmizi)
Gazetecilerin kullandığı gazete köşeleri ve TV ekranları okuyan ve izleyenlere ait olmalıdır. Kişisel kavga yerleri durumuna düşerse, evlilik programlarından bir farkı kalmaz. Sıradanlaşırsa, gazetecilik mesleğinin güvenirliği ve dolayısı ile itibarı da zedelenir. Bu nedenle gazeteciler kavga yerine milletin sözcülüğünü yapma görevine geri dönmeleri gerekir.
Selam ve dua ile…