CHP son günlerde tabanını hareketlendirmek üzere enteresan diyemeyeceğimiz tarzdan bir slogan üretti. Enteresan diyemiyorum çünkü, bu kitlenin baharla, yazla, kirazla bir alıp veremedikleri var. Her sloganları sahil kentlerine hitap ediyor sanırım bu sebepten ötürü Anadolu’dan oy alamıyorlar. Ney o slogan: “Martın sonu bahardır”. Evet size de pek enteresan gelmedi. Bu slogan üzerinden her zaman olduğu eleştirilerim yapıcı eleştiriler olacaktır. CHP’li arkadaşlar bana şimdi kızsalar da başlarını yastığa koyduklarında haklarımı teslim edeceklerini biliyorum.
Kılıçdaroğlu bu yerel seçimlerde de tekrardan kaybettiğinde öyle düşünüyorum ki ciddi ciddi CHP’de genel başkanlık koltuğu tartışmaya açılacaktır. Emin olun CHP’li dostlar size bu köşeden desteklerimi esirgemeyeceğim. Kılıçdaroğlu, her seçimde olduğu gibi umut rüzgarıyla katılımı yüksek tutarak rıza üretiyor. İktidara talip olduğu filan yok. İzmir’i alsa yetiyor. Kılıçdaroğlu; Sarıgül, İnce, Yavaş, gibi adaylara nasıl müsaade etmediyse İmamoğlu’nun da İstanbul’u almasına müsaade etmeyecektir. Ama burada Kılıçdaroğlu’nun hesap edemediği bir durum var. İstanbul mühim bir şehir. 1994 yerel seçimlerinde İstanbul’u kazanan Recep Tayyip Erdoğan sonradan Başbakan oldu daha sonradan Türkiye’nin Başkanı oldu. 2009 seçimlerini kaybeden Kılıçdaroğlu ise anamuhalefet partisi CHP’ye genel başkan oldu. Seçim kazananın da kaybedenin de kaybetmediği şehir İstanbul.
Elbette İmamoğlu’nun CHP’ye başkan olabilmesi için birkaç çıkmazı var. Annesinin başörtülü olması, soyadının İmamoğlu olması vs. vs. Bu gibi durumlar CHP’nin kuruluş kimliği açısından problemlidir. Lakin Kılıçdaroğlu 2009’da kaybettiği gibi 2011’de de kaybetmesi, sonra epeyce bir zaman kaybetmesi, sonra daha az kaybetmek için seçim ekonomisi yaparak son seçimde kendisinin yerine bir arkadaşına seçim kaybettirmesi CHP’li seçmenin gözünden kaçmıyor. En azından kaçmamalı. Gezi’de “Tayyip istifa” demekle olmuyor bu işler. O öfkenin Kılıçdaroğlu’na yönelmesi gerek. Ama CHP’nin kaymak tabakası da ezilen değil, kendi distopyasında nasiplenen elitistler ordusu olduğu için böyle bir tepki gerçekleşir mi kestiremiyorum. Şunu göremiyor mu bu elitist tayfa acaba; her seçim AK Parti’nin, AK Partiye karşı yarışı içerisinde geçiyor. Yani Türkiye’deki seçimler genellikle AK Parti içi bir yarış şöleninde geçmekte. Enteresandır bu durumdan CHP’liler hiç şikâyetçi değil. Sanırım kaybetmeye alışıldı.
Kendi seçmenini zaten cepte görüyor, evet çoğu cepte ama mutsuz ve amaçsızlar. Olsun İmamoğlu’nun İstanbul’u kaybetmesiyle beraber iyi bir siyaset izlenirse mart’ın sonu gerçekten bahar olabilir… Ama dikkat edin kiraz ayına uzatmayın o aylarda Kılıçdaroğlu iyi…