Doğa veya fen bilimlerinin yanında birçok İslam ülkesinde artık sosyal bilimler alanında Batılı düşünürlerin görüşlerinin ağırlık kazandığı bir sistem kendini belli ediyor. Bu bakış açısı üniversitelerde Batılı düşünürleri neden okutuyoruz anlamında anlaşılmasından ziyade sadece neden batılı düşünürlere daha çok önem veriyoruz mealinde anlaşılırsa yerinde olacaktır kanaatindeyim.

Özellikle Protestan devrimi ile kendini gösteren seküler düşünce ve Aydınlanma dönemi ile de ortaya çıkan pozivist bakış açısı üniversitelerde hemen hemen her alanda kendini hissettirmiş, bu bakış açısına sahip olmayan akademisyen ve öğrencilerin bilimsellikten uzak oldukları algısının yanlışlığı iyice yayılmış ve kabul görmüş olarak karşımızda duruyor.

Gaziantep’ten bir kız öğrencinin gönderdiği mesajda ‘okula başlarken başı kapalı olan arkadaşlarımın çoğu ilerleyen yıllarda başını açtılar’ tespiti öğrencilerin zaman içinde kendi istemleri ile değil de Batı tarzında bakış açısına sahip akademisyenlerin inanç ve değerler üzerinden öğrencileri aşağılama ve yok sayma politikalarından kaynaklandığını söylemesi manidar.

Ramazan ayında derse su ile giren akademisyenlerin yaptığı davranış ne kadar normalse Ramazan ayında kampüslerde iftar programlarının yapılması da bir o kadar normal görünmeli. Zaten öyle değil mi diye düşünsek de artık bazı üniversitelerde bu durumun öyle olmadığını, derslerde modern ve çağdaş düşünce kavramları üzerinden İslamiyet’in aşağılandığını, diğer yandan da İslamiyet adına farklı düşünce ve davranışların ötekileştirildiğini söylenenler çok da az değil.

Aynı durumun tersini düşünelim, çoğu kampüslerde mütemadiyen veya muhafazakâr düşüncenin modern ve seküler düşünce üzerinde baskısı da söz konusu mudur? Evet! Söz konusudur. Aslında burada sorun farklı düşüncelerin üniversite kampüslerinde birbirlerine kurmaya çalıştığı baskının bireyleri mutsuz etmesi ve bilimsellikten ziyade işin ideoloji savaşlarına dönüşmesidir. Ülke genelinde hiçbir düşüncenin diğerine üstün gelemeyeceği aşikâr iken aslında her düşünce kendi hâkimiyet alanlarını koruma ve kollama çabasındadır. Muhtemelen bu çaba her zaman olacaktır.