Osmanlı’nın son döneminde 1915 yılında Ermeniler’e soykırım uygulandığı iddia edilen 24 Nisan’ı öyle böyle atlattık derken Almanya hamlesi geldi.

Üstelik 100. yılı olması hasebiyle tüm dünyada çok daha büyük gürültü ve patırtı koparılması beklenirken beklentiler dışında neredeyse sakin denilebilecek bir dönemden sonra, 24 Nisan tarihini de geçmişken bu tasarının Almanya Parlamentosu’nda oylaması yapıldı. Bu hamle çok da olmasa bile ağzımızın tadını biraz bozdu.

İşin aslına bakılırsa kabul edilen bu tasarının sonrasında bir şey olacağı yok. Yani gerçek manada bir kıymeti harbiyesi yok. Bir siyasi karar olduğu için de hukukî bir sonucu asla olmayacak. Tıpkı bu tasarının daha önce kabul edildiği 29 ülkede olduğu gibi.

Boşu boşuna meseleyi enine boyuna saatlerce, günlerce tartışmanın da anlamı yok. Biz “Tamam soykırım yaptık” desek bu tip girişimler hiç son bulmayacak.

Bugüne dek Batı’nın hangi duygu ve kararında “hak, eşitlik ve adalet” vaki oldu ki bugün olsun?

Bir oyun sahneleniyor ve artık top Türkiye’de, hamle sırası Türkiye’nin.

İşin özüne bakılmak istenirse bir dönem moda olan tabirin bu olaya uyarlamasıyla “Mesele Ermeni soykırımı meselesi değil, sen hâlâ anlamadın mı?”

Bu tamı tamına yüzyıllardır süren “hilal” ile “ehl-i salip”in mücadelesi. Bu tasarı kabul edildi diye savunma moduna da girmemize hiç gerek yok. Onların da geçmişi belli bizim de.  Yani işin özü abdestimizden şüphemiz yok ki namazından olsun.

1915 tehcir kararında Osmanlı Genelkurmayı Almanlarca yönetiliyordu ve de sömürgecilik ve soykırım denildiğinde başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Almanya, Portekiz, Hollanda Belçika’nın sabıkaları elbette saymakla bitmez.

Madem bu karar çıktı o zaman “Ayasofya hemen açılsın” demek en doğru bir yaklaşım değil. Zira bir denklik ve illiyet söz konusu değil. Biri haksız bir itham, diğeri ise olması gereken. Biri diğerine bağlı bir şey değil yani.

Batı ve emperyalizm demişken son dönemde okullarımızda sıkça karşılaştığımız mezuniyet törenleri ve kep takma merasimlerini de söylemeden geçmeyeyim.

Bizim geçmişimizde ve kültürümüzde hiçbir zaman olmamış olan bu Batı’nın âdeti anaokullarına kadar girdi. Okullar mezuniyet törenleri düzenliyor ve birkaç saatlik bir tören için onca para harcanarak özel kıyafetler hazırlanıyor.

Eskiden üniversitelerde gördüğümüz bu kep takma merasimleri liselere hatta anaokuluna kadar indi.

Tıpkı cenaze merasimlerinde çalınan Mozart’ın Cenaze Marşı gibi Batı’dan bize yamanmış olan bu âdeti de en kısa zamanda son verilmeli.

Yani sizin anlayacağınız Alman meclisinden geçen “Soykırım tasarısını”  ve mezuniyet törenlerindeki Batı âdeti “kepleri” pek de kafaya takmaya gerek yok. Gönlünüzden güzellikler eksik olmasın…