Ayrılık vâki olmuşsa kalanlardan sorulur gidenler. Kalanlar bilir, bir belde ise geride bırakılan…

Giden bir yöneten ise  “Nasılsa bir uyumayan var bizim yerimize” diye huzurla uyuyan halk bilir.

Kurdu, kuzusu, balığı, kuşu, çoluğu çocuğu, ihtiyarı, garibi gurebası, öksüzü, yetimi, zengini, vüzerası bilir…

Toprak bilir altındaki ve üzerindekilerle, orman bilir, deniz bilir , gökyüzü bilir.

Gece el etek çekilince bir başlarına kalan sokak lambalarıyla sohbete dalan köpekler bilir, kediler bilir, yorgun caddeler bilir.

Âh en çok da o beldenin delileri bilir, velîleri bilir.

Gidilecektir ülkenin bir ucundan diğer ucuna, büyük yerdendir emir.

Uğurlayanlar karşılayanlardan katbekat fazla ise ve bir hüzün çökmüşse şehrin üstüne, dil ile ikrara gerek yoktur, hüsn-ü şehadet edilmektedir, gitmekte olan iyidir…

***

Peki giden ne demektedir?

O çok iyi bilmektedir, altı da birdir toprağın üstü de bir, doğusu da birdir ülkenin batısı da bir. Atalarından öğrenmiştir, halka hizmet Hakk’a hizmettir.

Dağda sürüsünü güvenle otlatabiliyorsa çobanlar, yetimlerin başı okşanıyorsa, aç açık kimse kalmamışsa bir beldede, ancak o zaman yönetici başını yastığa koyabilir. Binaların değil gönüllerin imarıyla mamur olur bir şehir…

O çok iyi bilir, Doğu’da sükûnetle doğuyorsa güneş, körfezde huzurla batabilir.

Şimdi de Doğu’ya sekinet götürme vaktidir…

***

Görev yaptığı illerde sıra dışı hizmetlere imza atan, yaşlıları, garipleri, kimsesizleri eşi ve çocuklarıyla evlerinde ziyaret edip gönüllerini alan Balıkesir Valisi Mustafa Yaman son kararname ile hizmetini artık Mardin’de sürdürecek.

Şehadet ederim ki Balıkesirliler’in Vali Bey’inden ziyade, evladıydı, ağabeyiydi, bekçisiydi, hizmetkârıydı.

Hissediyorum ki Mardinliler “İçimizden biri olacak bir kardeş, bir dost geliyor şehrimize” diye sevinirken, Balıkesir’in dağlarına, körfezine, adalarına, zeytin ağaçlarına, güzel insanlarına bir hüzün çöktü şimdiden.

Eminim Mardin de Yaman Ağabeyi çok sevecek…