Kadın, ince ve detay düşünme biçimi, zarafeti, sevgi ve şefkatin kattığı incelik ve yaradılıştan gelen üretkenliği ile elini dokundurduğu her şeye bir güzellik katar, “Buraya kadın eli değmiş” dedirtir. Eskiden çocuklar annelerinin yanı başında bağda bahçedelerdi. Dolayısı ile hem birlikte iş tutma, işe alışma, ailede iş bölümü ve yardımlaşma, gelecekteki hayatına hazırlanma açısından, yaşına uygun olgunluk kazanan bireyler olabilme avantajı yaşanıyordu. Okul sonrası zamanlar birlikte değerlendiriliyordu. Şimdiki gibi aile bireylerinin ellerinde telefon ve onlara her türlü yanlışın kapılarını sonuna kadar gösteren bir felâket kanalı yani internet yoktu.
Her zamanın fitnesi kendine göredir fakat son zamanlardaki yıldırım hızıyla yaşanan değişiklikler, insanın başını döndürüyor ve artık takip etmekte zorlanıyoruz. Şimdilerde, yetişkinlerin bile ayağını kaydırma riski bulunan kaygan zeminler bir tık ötemizde. Önce kendimizi daha sonra çocuklarımızı korumak için acil ve özel tedbirler üretmek zorundayız. Bu açıdan baktığımızda anne baba çocuk iletişimleri ve paylaşımları, çocuklara değer katma ve değer aktarımı açısından hayati bir öneme sahip. Bu beraberlikler bilinçle örülen ve duyarlılıkla beslenen bir mekanizma oluşturmalı yani sözler ve davranışlar seçilmeli ve bunu da mutlaka bilgilenerek yapılmalıyız.
Birikmiş bir suyu kendi haline bırakırsan istediği yere gider, bir kanal açarsan istediğin yere gider
Çocuk, kendisini ait hissettiği ve kabul gördüğü yerde çiçek gibi açar, bunun yeri ise baba ocağı ve anne kucağı olmalı. Anne evde olmayınca, iki taraftan birisinin annesi, o olamazsa bakıcılardan yardım almak zorunda kalır. Ev işleri, birlikte zaman geçirme, eğlenceli paylaşımlar ortak işler plânlama gibi pek çok şeyi iptal etmek ya da ileri bir tarihe ertelemek zorunda kalabiliyor anne baba. Bu da, çocuğun ihtiyaç hissettiği sevgi ifadeleri olan paylaşımlar, sözlü diyaloglar, evin içinde sıradan bir gün geçirmek gibi normal durumlar kolay kolay yaşanamıyor. Hep bir işi çıkıştırma telâşı içinde koşturmak gerekiyor.
Çalışma hayatı ne getiriyor ne götürüyor
Anne çalışmaya gidince, zaman en hayati kısımdan bölünür. Bunun karşı tarafında ise annenin işte geçirdiği zamanda, bir iş üretme fırsatı kendisini iyi hissettirir ve işe yaradığı hissi verir. Para kazanarak elini rahatlatır. İş hayatındaki paylaşımlar genellikle daha değerli hissettirir. Evde yok sayılan, para konusunda sıkıntı yaşatılan kadın, çalışma hayatıyla nefes almaya başlar. Bazen çalışıp para getirince eşine daha iyi davranan eşler ve kayınvalideler de var. Hanımefendinin bir mesleği varsa ve ev işleri, çocuk büyütmek annenin gözünde değersizleşmiş ise, ancak çalışma hayatı onun var olma amacını gerçekleştiriyor diye düşünüyorsa, zaten başka bir seçeneği gündeme bile almaz. Konu açıldığında ise, çalışmasının gerekliliğine dair gerekçelerini sıralar. Bunlar da çalışma hayatının devamına yönelik tutumu pekiştirir.
Diğer bütün sebepleri bir yana bırakalım, şu üç sebebi düşünelim. Evde paylaşımın azalmasına, daha gergin ve telaşlı bir hayat temposunun oluşmasına ve çocuğunun kim bakıyorsa ona bağlanmasına değer mi? Bir düşünelim.